Önce Adını Yazmayı Öğren

 

ÖNCE ADINI YAZMAYI ÖĞREN

 

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Milletvekili 24 Ağustos'ta partisinin Konya’da tertip ettiği “Türkçe Mitingi”nden evvel yaptığı yazılı açıklamada, AKP iktidarının "egemenlik haklarını" etnik unsurlara paylaştırmak istediğinden bahisle “Türk egemenliğinin sembolü olan Türkçenin üstünlüğüne halel getirecek hiçbir uygulamaya izin verilmeyeceğini” söylemiş. Türkçe hakkında laf söyleme cüreti gösteren mezkûr MHP milletvekilinin ve hâlihazırdaki milletvekillerinden herhangi birinin adını Türkçe ve doğru olarak yazabildiğinden emin değilim. Yazının sonunda kendisine adının Türkçe ve doğru olarak nasıl yazılacağını ikram edeceğim. Ama önce bazı sualler: Böyle bir cümle kuran kişinin Türkçe hakkında söyledikleri ciddiye alınacak şeyler midir? Mesela, Türk egemenliği ne demeğe geliyor? Türk egemenliği ile Türkçenin üstünlüğünün nasıl bir ilişiği var?

 

Egemenlik hegemonya kelimesinin bozulmuş halidir ki Yunanca bir kelime olan hegemonya, bir sistem içerisinde bir elemanın diğerlerine baskın çıkması manasına gelir. MHP milletvekili bilmiyorsa öğrensin. Egemen diye bir kelime Türkçenin hiçbir anında yok. Ege diye bir Türkçe kelime kökü yok, bildiğiniz bütün Türkçe kökleri sayın benzerini dahi bulamazsınız. Egemenlik kelimesi ancak yazımız elimizden alındıktan ve mekteplerdeki Arapça dersleri kaldırıldıktan sonra, Yunanca hegemonya kelimesinden bozularak ve güya hakimiyyet kelimesinin yerini tutsun diye ortaya atılmıştır. Yazımız varken böyle acaip bir kelime ile karşılaşmamız mümkün değildi. Aslında CHP, Nurullah Ataç’ın dediğini tutsaydı “Türk egemenliği” tabiriyle yine karşılaşmayabilirdik. Çünkü Nurullah Ataç; madem Arapça ve Farsça derslerini mekteplerden kaldırdık onların yerine Latince ve Yunanca dersleri koyalım, yani batılılaşacaksak tam batılılaşalım diyordu. Ama CHP bunu reddetti. Eğer Ataç’ın dediği olsaydı MHP milletvekili bugün yine Türkçe bilmiyor olacaktı belki ama Latince ve Yunanca tahsili neticesinde en azından “Türk egemenliği” gibi saçma sapan, kimsenin hiçbir şey anlamadığı ve bize elalemi güldüren bir şeyden değil, aynı tahsili görmüş herkesin anlayacağı bir “Türk hegemonyası” tabirinden söz edecekti.

 

Böyle olmadı. Türkçemizi yazısından kopararak bizi sakat bırakanlar bununla yetinmedi ve bize gâvurca kelimeleri Türkçe imiş gibi yutturarak bizi elaleme güldürecek hale sokuverdiler ve bu kişiler ve bunların devamı olanlar bize Türk’ten ve Türkçeden bahsetme cüretkarlığı gösteriyorlar. Biz Türkler olarak Tanzimat Fermanı ile kaybettiğimiz şeyi yani gayrimüslimlerle eşit olma zilletini Cumhuriyet'le beraber geride bıraktık, bu zilletten kurtulduk ve Gazi Meclis’in duvarına kocaman bir levha olarak “Hakimiyyet Milletindir” ibaresini astık. O millet Türk Milletinden başka bir millet değil. Bu topraklardaki hakimiyyet hakkı da hiçbir zaman hakka tapan milletten başkasının hakkı olmadı, olmayacak. Biz bu hakimiyet hakkını Kur’an’dan doğmuş bir lisan olan Türkçe dolayısıyla temin ettik. “Hakimiyyet Milletindir” gibi Türkçe bir ifadeyi bozup aşağılaştırarak “Egemenlik Ulusundur” şekline sokan veya bu şekli kabul eden hem MHP hem de CHP, kendi bozuk ifadeleriyle “AKP iktidarının egemenlik haklarını etnik unsurlara paylaştırmak istediği” cürmünden kendilerini beri kılamazlar.

 

Bu üç parti son günlerde “yeni anayasa” dolayısıyla müşterek çalışma içindeler. Ve çokça üçüncü maddesinin “hakimiyet bila kayd u şart milletindir” ifadesinin olduğu 1924’teki Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’na -kendi bozuk ifadeleriyle 1924 anayasasına- atıflar yapmaktalar. Kur’an harfleriyle yazılmış olan bu Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun onikinci maddesinde “Türkçe okuyup yazmak bilmeyenler mebus intihab olunamazlar” diyor. Halihazırdaki vekillerin 1924 Anayasası diye ifade ettiği Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’na atıf da yaptığımıza göre yazının başında verdiğimiz sözü tutarak MHP milletvekilinin adının Türkçe ve doğru yazılışını kendisine ikram ederek yazımızı nihayete erdirelim:

 

 

Gökhan Göbel