Marmaray'dan Geçeriken…

MARMARAY’DAN GEÇERİKEN…

AKP ileri gelenlerinin hemen hemen her yaptıkları faaliyetin ardından “Biz bunları İnsanlığa hizmet için yapıyoruz”, “Türkiye’den de ziyade bütün insanlık adına yapıyoruz” gibi sözler söylediklerine şahit oluyoruz. Son olarak Binali Yıldırım “Marmaray” denilen başı da sonu da gâvurluk kokan proje hakkında konuşurken “Bu proje Türkiye’nin projesi değildir, İstanbul’un toplu ulaşımına sadece hizmet verecek bir proje değil, bu proje asırlardan beri insanlığa hizmet eden İpekyolu’nun Asya ile Avrupa’yı birleştiren projesidir. Bu bir medeniyetleri birbiriyle buluşturan projedir” demiş.

Demek ki dünyada bir insanlık var ve bu insanlığın menfaatleri Türkiye’nin menfaatlerinden daha önde. İkinci “Tek Parti” dönemini yaşadığımız son 11 yılda yaptıkları her işin arkasından bilhassa söylemekten zevk aldıkları “insanlık”  İstiklâl Marşı’nda “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar”dan başkası değil. İstiklâl harbinden beri, Türkleri tarih sahnesinden silmek isteyen bu canavar şimdi de AKP suratında karşımıza dikildi. Bilhassa son 11 yıldır Türk Milletinin haysiyetli bir hayat sahasına ulaşma imkânlarını kıran, ama “İnsanlık” denilen, aslında sadece İstiklâl Harbi’nin mağluplarından oluşan o melun topluluk lehine, onlar için bir şeyler yapan AKP suratında.

Güya Marmaray projesi ilk defa 1860’ta Abdülmecid’in rüyalarını süslüyormuş. Hâlbuki O’nun rüyalarını Fransızların verdiği haçlı arma, Legion d’Honneur nişanı ve İngilizlerin -Abdullah Gül’e de verdikleri- Dizbağı Nişanı süslüyor olmalıydı. Yani Recep Tayyip Erdoğan, kâfirlerden nişan alan ilk hükümdar(!) olarak tarihe geçen Padişah’ın rüyalarını gerçekleştirmiş olmakla gurur duyduğunu söylüyor. Hâlbuki işin aslı başka. Bilhassa gözden uzak tutulan şey, projenin “Türk-Yunan Konfederasyonu”na giden yolun neresinde olduğudur. 2007’de Resmi Gazete’de yayımlanan “Türk-Yunan Karma Ekonomik Komisyonu Üçüncü Dönem Toplantısı Protokolü”nde, Kara ve Demiryolu Ulaştırma ve Altyapısı başlığı altında, Selanik-İstanbul Avrupa Ulaştırma Koridoru’nun (kara ve demiryolu ulaştırması için) geliştirilmesinden bahsediliyor. Zaten Marmaray projesi tamamlandığında bir günde geçen yük treni sayısı 2’den 42’ye çıkacakmış.

Bununla beraber Yerel Yönetimler Arasında İşbirliği, Ortak Bakanlar Kurulu vs. faaliyetlerle idari açıdan da epey mesafe almış durumdalar. Hatta 2011’de Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Teşkilatı Başkanı Kadir Topbaş Atina’yı ziyaretinde; “İstanbul ve Atina belediyeleri arasında Başbakanımız döneminde başlayan yakın bir ilişki ve işbirliği var… Birbirimize çok yakınız. Ben Ankara'dan daha kısa sürede buraya geldim. Sizi İstanbul'a özellikle bekliyorum. Hiç yabancılık çekmeyeceksiniz. Kendi eviniz gibi hissedeceksiniz” demişti. Ama bütün bunları dikkatlerden uzaklaştırmak için gözümüze habire “Kürt sorunu” diye bir şey sokuyorlar. Mesela “Demokratikleşme Paketi” içindeki “anadilde eğitim” açıklamalarının ardından ilk olarak Çerkezler okul açtı, Kürtler değil. Aynı şekilde “Kürdistan” teranesi de ön planda tutulup Büyük Yunanistan ve Büyük Ermenistan için çalışanlar gözden uzak tutuluyor.

AKP’nin yediği her herzenin peşinden “Bu proje aslında bizimdi” diye feveran eden MHP’nin de bu işten geri kalmaya hiç niyeti yok. Ama Marmaray’ın ilk fizibilite çalışmalarının başladığı tarih bu işin aslında kimlerin organizasyonu olduğunu açık ediyor. 1983’ün Nisan ayı. Bir gazete haberi şöyle diyor: “Maliye 5 Önemli Projeyi Yabancı Firmalara Açtı”. Haberin devamında “… Boğazdan bir demiryolu tüp-tünel geçişi için gerekli teknik, ekonomik ve mali fizibilite etüdü tamamlandı” diyor. Haziran 1981 tarihli başka bir habere göre ise Amerikan Kalkındırma Teşkilatı da 250 bin dolar hibe ile fizibilite çalışmalarına katkıda bulunmuş. Yani bütün bunlar AKP’nin söve söve bitiremediği askeri yönetim zamanında olmuş bitmiş. Aslında anlaşılmayacak bir şey yok. Türkiye’deki bütün darbeleri Amerika yaptı, “İnsanlığın” ağa babası.

Yahya Çiftci