Sevdiğimi Getirin

 

Sevdiğimi Getirin

Karyolamın demiri
O yar benim değil mi?
O yar benim olmazsa
Öldürürüm kendimi
Bahçelerde pirpirim
Hasta düştüm ölürüm
Hekim doktor istemem
Sevdiğimi getirin

Görmeyen kaldı mı? Finansbank’ın televizyonlar, gazeteler, billboardlar ve daha birçok müzahrafat mecraında iki adet haçı gözümüze soka soka propaganda yaptığını? Finansbank bunu yeni icat etmedi. Baştan beri böyle bir logoya sahipti. 1987’de İzmirli işadamı Hüsnü Özyeğin tarafından kurulan Finansbank, 2006 yılı Ağustos ayında National Bank Of Greece tarafından, değerinin kimilerine göre 3, kimilerine göre 4 katı bedelle satın alındığında Türkiye’de orta halli bankalar arasında gösterilmekteyken, geçen yedi sene içerisinde Türkiye’nin en büyük on bankasından biri oldu. 1841’de kurulmuş olan Yunanistan’ın en eski ve esaslı bu bankası için Türkiye’de sağlam bir operasyon sahası temin edilmiş oldu. Anlatılanlara göre Finansbank’ın bu satışından duyulması muhtemel rahatsızlık dolayısıyla mevcut hesapların yarısının protesto saikıyla kapatılacağı, Yunan Ortodoks Kilisesi’nin kontrolündeki National Bank Of Greece tarafından göze alınmışken, satış hadisesi sonrasında topu topu altı kişi Finansbank’taki hesabını kapatmıştı.

Hüsnü Özyeğin'in banka hisselerini satmaktaki tereddüdünü gidermekte Egemen Bağış rol oynamış. Bizzat Bağış’ın ifadesine göre, Özyeğin’in tedirginliği üzerine Egemen Bağış, bu satışın Türkiye – Yunanistan ilişkileri için çok faydalı olduğunu, Başbakan Erdoğan’ın da aynı görüşte olduğunu Özyeğin’e telefonda bildirince Özyeğin çok rahatlamış.

Finansbank 2011’de Yunanistan’daki “kriz” hadisesi dolayısıyla National Bank Of Greece’in en büyük gücü haline geldi. 2011’de çıkan bir haber şöyle idi: “Kârlılık konusunda sırtını Türkiye'deki operasyonuna bağlayan NBG'nin 2011 ilk çeyreğinde net kârı yüzde 39 artarak 157 milyon Euro’ya çıktı. Bu rakamın 151 milyon Euro’su, yani neredeyse tamamı Finansbank'tan sağlandı. (Yani kârın % 96'sı Türkiye'den. D.C.K.) NBG'nin ilk çeyrek raporu sonrasında Atina'da 'Ya Finansbank da olmasaydı' sorusu gündeme gelmişti.”

Yunanistan, kriz bahanesiyle mali varlığını Türkiye'deki operasyonuna raptetmiş durumda olduğuna göre 2001 sonrasında Türkiye’deki bankacılık sektörünün sağlamlaştırılmasının neye hizmet ettiğini sormayacak mıyız? Türkiye’nin bankacılık sektöründe son on bir yılda ne kadar geliştiğiyle övünen “faiz lobisi düşmanı(!)” “Obama Müslümanları”(!) ile Türkiye’nin en büyük on bankasından birine sahip olmakla şişinen “Hizmet Müslümanları”(!) birbirlerine girmiş vaziyetteyken, Finansbank’ın biri şimdiki Yunanistan topraklarını, diğeri ise Türkiye topraklarını sembolize eden iki adet haçı üst üste bindirmeyi başardığını ilan eden propagandasından rahatsızlık duyup duymadığını bu sefillere mi soracağız? Ortodoksların, Katoliklerin, Protestanların, Yahudilerin çekişmelerinin üstümüze karabasan gibi çöktüğü bu günlerde hekimi, doktoru başımıza dikerek canımızı almaya çalışanlara, bizim canımızın, cananımızın, bütün varımızın üstünde vatanımız olduğunu anlatmak için hangi ifade yoluna müracaat edeceğiz?

Dadaşhan Celaleddin Kavas