Şiirin yükselttiği millet gün geldi kapitalizmin ağına düştü. Sonunda kapitalizm İstanbul’un siluetini de yok etti.

ترك استانبول

(...)

Milletlik Türklere nasıl nasip oldu? Türkler bir millet olma vasfına Allah’a askerlik etme haricinde neyle kavuştu? Türk milleti var; çünkü Allah’ın askerleri var. Dünyada orduya peygamber ocağı diyen bir başka millet veya kavim gösterin. Cihadı yok sayın başka hiçbir şeyin Türkleri bir araya getirmeyeceğini cihan bilir. Zaten cihana da bunun böyle olduğunu biz öğrettik. Türklerin dili de, edebiyatı da onların askerî güçlerini nereden aldıklarını gösteren şeylerdir. Bu aziz millet İstanbul’u fethettikten sonra her yükseltiye bir cami dikti. Fethin üzerinden çok geçmedi ki İstanbul’a ister denizden, isterse karadan yanaşanın gözüne ilk kubbe ve minare çarpar oldu. Minareli kubbenin silueti dünyanın her yerinde İstanbul’u akla getirdi. Bu minval üzere olan biten neler ise hepsinin Yunus Emre ile alâkasının dolaysızlığı bugün Türk devletinin hatırda tutulmasıyla İstiklâl Marşı’nın şiir, Mehmet Akif’in şair sayılma dolaysızlığı aynı çizgidedir.

Gelin görün ki, bunlara ehemmiyet atfeden bir topluma, bir halka, bir millete mensup değiliz. Şiirin yükselttiği millet gün geldi kapitalizmin ağına düştü. Sonunda kapitalizm İstanbul’un siluetini de yok etti. İstanbul’un başına gelen her şey (fuhuşlu, kumarlı, alkollü, uyuşturuculu, köprülü, kanallı, Marmaraylı, hava limanlı, gökdelenli finans) İstanbul’un hiçbir şartla Türklere bırakılmaması fikrinin ve planının tatbikatından ibarettir.

(...)

İsmet Özel, Türküm Doğruyum İntikamım Ülkemdir, s. 254-255

Türk İstanbul

İstanbul’un başına gelen hadiseler dünya tarihinin merkezindeki hadiseler olarak anlaşılmak zorundadır. İstanbul’un Türkler tarafından fethi de bu hadiselerin başında gelmektedir.

İstanbul Kimin?

Evet, açış sözleriniz arasında çok ilgimi çeken bir şey oldu: Bir İstanbul sohbeti. Sanki İstanbul’a mahsus bir sohbet olurmuş gibi.