Vefatının 25. yıl dönümü münasebetiyle yapılan ihtifallerden;
Eminönü Talebe Lokalinde Edebiyat Muallimi Mahir İz’in Hitabesi:
Muhterem dinleyenlerim,
Yarım asırdan beri tedricen Türk Milletinin kalbinde tahtını kuran büyük milli şairimiz Merhum Mehmet Akif'in elemli ölümünün yıl dönümü dolayısıyle hatırasını ta'ziz etmek için toplanmış bulunuyoruz. Her geçen yıl onun fikir, sanat ve milli ruh bakımından ne kadar yüksek bir şahsiyet olduğunu daha canlı bir surette belirtmekte ve milletinin kalbinde yaktığı nurlu muhabbet ateşi her yıl biraz daha kuvvetini, şa'şaasını arttırmaktadır. Büyük Türk Milleti yeryüzünde yaşadıkça imanlı nabızlar bu aşk ile çarpacaktır. Millete mal ettiği en büyük eseri olan İstiklal Marşı ve onun nuru Hak olduğu için sönmiyecektir. Bunun bâriz en büyük delili de marşın başında “Sönmez” kelimesinin kalbine ilham edilmiş olmasıdır.
İstiklal Marşı millete mal olalı kırk yıl oldu. Bu müddet içinde zaman zaman bazı boğuk sesler güftesini tırmalamak istediler. Bestesi ayrı bir sanattı. Onun hakkında belki şu veya bu fikir öne sürülebilirdi. Fakat güfte, koca bir milletin ölüm kalım savaşının canlı bir tarihi, bir destanı idi. O, her kelimesi ile Hak istiyor ve Hakk'ı terennüm ediyordu. O, milletinin ruhunun her zerresine sinmişti. Onu taşlamak, taşlayanının yalnız elini ve dilini değil, bütün varlığını felce uğratırdı. Bedbaht! ona dokunma! eğer bu vatan ve bu millete nisbetin varsa, değil yalnız okunurken, adı bile anılırken kiyam et! ecdadına olsun, hürmeten susmayı bil! O büyük eser, seni bugün bu toprakta yaşatan şühedanın kanlarından alınan ilhamla yazılmıştır.
Biz bugün buradayız. Milletimizin şanlı ölüsünü tebcil ve safahat'ını incelemek için toplanmışız. Yaralı gönlüm beni bu hususta fazla konuşmama imkân vermiyor. Bu ciheti arkadaşlarıma bırakıyorum. Allah onu deryayı gufranına gark etsin, ve kıyamete kadar marşı terennüm edilsin. Onun büyük ruhunu hürmet ve şükranla, fatihalarla selâmlarım.
Sebilürreşad, Cilt 14 sayı 331, Şaban 1381 - Ocak 1962
Dergâhta şiir yazarken Üstad Ankaradaki bütün şiirlerini, İstiklâl marşını hep bu dergâhta yazmıştır. Yüzlerce asır Türk Milletile beraber yaşayacak olan
Milli marş yahut milli Hymne tekmil halk tarafından ezberlenebilecek bir kabiliyette olmalıdır. Meselâ, rastgele bir köylü, bir çoban, milli marşı, kolaylıkla teganni edebilmeli, güftesini okumalı, mânasını anlamalı ve milli marşa karşı sevgi ve hürmet beslemelidir.
Zonguldaklı, tanımadığım bir gençten bir mektub aldım. Bana hitab eden yazısını “Çelikel lisesinden Zeki Kandemir” diye imzalayan bu genç diyor ki:
“Zonguldakdayım. Hergün güneş gurub ederken bir manga asker, başlarında komutanları olduğu halde hükûmet konağı önünde bayrak merasimi yapıyorlar...
Âkif, öbür duvar dibindeki yatağında yarı doğrulmuş, gecelerden beri yaptığı gibi, taş duvara bir mısra daha kazıyordu.
Yine Akif. Birkaç hafta oluyor, Mehmet Akif hakkında düşündüklerimi bu sütunda söylemiştim.
Mehmet Âkif merhum, İstiklâl Marşını Şubat 1337 (1921) de yazdı. Eser, 1 Mart 1337 günü, Büyük Millet Meclisi'nde, o zaman Maarif Vekili olan Hamdullah Suphi (
Elimize gelen 700 den fazla şiirin içinden Âkif'inki de dahil olan üç tanesini seçtik...
Mehmed Âkif Bey, İstiklâl Marşı’nın ifâde ettiği mânâda bir milliyetçiliğe taraftardır. On kıt’alık İstiklâl Marşı’mız, bir milletin bütün fertlerinin, âdeta bir ağızdan, birbirlerine,