Yeni Türkiyenin doğduğu gün

Türkiye Büyük Millet Meclisi, Sevres paçavrasını tanımadığını, milli misak prensipleri çerçevesi içinde bir barış kurulmadıkça son ferdine kadar döğüşmekten vazgeçmiyeceğini haykırdı.

Sevres kararı, ne filen, ne de hukukan, bir dakikalık bir müddet için olsun tatbik yeri bulamadı.

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım!

Diyen İstiklâl marşı şairi, yalnız duygularımızı değil, realitenin ta kendisini de ifade etmiyor mu?

Biz İnönlerinde, Sakaryalarda, Dumlupınarlarda savaşırken, kaybolan egemenliğimizi geri almak için döğüşmüyorduk. Tarih boyunca bir an ortadan kalkmıyan varlığımızı, şaşkın kafalarını hırs bürümüş içerideki ve dışarıdaki zalimlere tanıtmaya uğraşıyorduk.

Nadir Nadi, Cumhuriyet, 23 Nisan 1946, s. 1 ve 3

Bu ezanlar -ki şehadetleri dinin temeli-

Gazetenin tarihinin 1940 olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti’nde Ezan-ı Muhammedî’nin  1932’den 1950’ye kadar okutulmadığını düşünürseniz İstiklâl Marşı’nın niçin “parçalanmak suretiyle” sansür edildiğini anlamak zor olmaz.  

MEHMED AKİF

Ölümile memleketimizin fikir ve sanat adamlarının hayat ve şahsiyeti üstünde düşünmeğe davet eden Mehmed Akife, bu satırlarımla son vazifemi yapmak istiyorum.

M. Ertuğrul Düzdağ - İstiklâl Şairi Mehmed Âkif

Mehmed Âkif’in yazdığı şiir, 12 Mart 1921'de, Meclis kararı ile "İstiklâl Marşı" olarak kabul olunmuştu. Böylece kendisi, vatanını ve milletini seven bir şair için en yüksek

BİR OKURUMA MEKTUP

Rahmetli şair Mehmet Âkif’i çok sevip çok sayanlardan birisi idim...