Sinemalarda aktüalite filmi gösterilirken, bazan birkaç kere istiklâl marşı çalındığı oluyor. Her seferinde ehalinin yarısı ayağa kalkıyor. Kalkmıyanlara da ihtarlarda bulunanlar oluyor.
İstiklâl marşı çalarken elbet ayağa kalkılır. Fakat sinema karanlığı bundan müstesna değil midir? Zümresine dahil olduğumuz diğer demokrat milletler, -meselâ Fransızlar, İngilizler- nasıl yapıyorlar? Marseyyez’i sinemada işiten Fransız ne tarzda hareket ediyor? Bizde bu beynelmilel kaidelere göre hareket edelim. (Tahkikimiz, sinemaların istisna teşkil ettiğidir.)
Biz onlardan ayrı bir kaideye tâbi olup kalkmağı kabul edeceksek bile, bunu hep birlikte tatbik edelim. Yarımız ayakta, yarım oturmuş, büsbütün çiğ düşüyor.
13 Temmuz 1939, Akşam, s. 1
Şair-i şehîr Mehmet Akif Bey’in güftesini yazdığı İstiklâl Marşı’mızın hala suret-i resmiyede kabul edilmiş bir bestesine malik olamadık. İki sene oluyor ki Maarif Vekâleti bu marş güftesinin bestelenmesi için mûsikîşinaslar arasında bir müsabaka açmış ve eseri kabul olunan zâta üçyüz lira mükâfat-ı nakdiye îtâsı mukarrer bulunduğunu ilan etmiş idi.
Sayıları çok az da olsa, İstiklâl marşımızın güfte ve bestesini beğenmeyenler ve değiştirilmesini isteyenler vardır. Böyle düşünenler şu gerçeği unutuyorlar: İstiklâl marşlarının değeri, «Mükemmeliyet» lerinde değil, «Tarihîlik» lerindedir. Onlar milletlerin tarihlerinin...
Evet Mehmet Âkif tam bir müslümandı, İslâm şairiydi. "Tam müslüman" demek münevver müslüman demektir. Bunun için de Âkif hiçbir zaman ham sofu, mutaassıp softa olmadı
Yusuf Ziya Bey, millî bir marştan mahrum oluşumuzdan en büyük teessürü hisseden bir zat olduğu için, bu bahis etrafında bize umumî alâkayı davet edebilecek şeyler söyledi.
Gece yarısıydı. (Haber)in sahibi ve ben, otomobille gazeteye doğru geliyorduk. Yolumuz Sirkeci taraflarında dar bir sokağa saptı. Kimi kârgir, kimi ahşab, kümes gibi bücür iki sıra ev arasında, Arnavut kaldırımlı dar bir sokak. Pencereler, katran dolu küplerin açık ağızlarile, içerdeki karanlığı çerçeveliyordu. Sokakta, şeffaf uyku hayaletlerinden başka ne in, ne cin...
Son merasim günlerinden birinde bayrak çekiliyor, muzika istiklâl marşını çalıyordu. Bu marş ve bayrak çekiş karşısında yapılacak şey malûmdur:
“İstanbul'dan askerler, mühimmat kaçakçılığı gibi cüretkâr hareketler, dünya tarihinde misli görülmemiş efsanelerdi.