Son seneler içinde bir çok kelimelerin mânaları adeta büsbütün değişti. Eskiden bir emniyet, bir sağlamlık ifadesi olan garanti kelimesinin bile ipliği pazara çıktı. Hele şu medeniyet kelimesi artık söylenildiği zaman dudaklarda hafif bir tebessüm uyandıran bir söz haline girdi.
Meselâ bugün “Medeni Avrupa” denildiği zaman insanın hiç olmazsa şöyle hafif tertib güleceği geliyor.
Geçen gün meşhur bir romancıya dişçiden çıkarken rastladım. Gülümsiyerek bana:
- Artık ben medeniyete benzedim!.. dedi.
Sordum:
Medeniyete mi benzedin?
- Öyle ya ağzımda tek dişim kaldı...
Dostum:
“Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar...”
Mısraını hatırlatıyordu.
Hikmet Feridun, Akşam, 8 Kasım 1939, s.3
Mehmed Âkif, hayâtı, şahsiyeti, îmânı ve eserleriyle, bizim sanat ve cemiyet hayâtımızda hadise uyandıran büyüklerimizdendir.
İşte öğle ezanı da okunuyordu. 1932 senesinden beri devam eden bir mecbûriyetle tabii Türkçe olarak...
Kendini milliyetçi sanan sağ, Mehmet Akif'i de milliyetçi bir şair olarak ölümünün ellinci yılında anmak telaşındadır.
Millî marşımız bundan tam kırk yıl önce, 25 Mart, 1921 (12 Mart 1337) tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce resmen kabul edilmişti. Bu yıldönümü vesilesiyle eşsiz eserin ve büyük
Bugün Edirnenin kurtuluş bayramıdır. Taşı, toprağı, insanları, abideleri, maddi ve manevi bütün varlığile...