“İstiklâl Marşı”nın adını bir “Bağımsızlık Marşı”na çevirdiğimizde"

 (...) “Bağımsızlık”la silinmesine çalışılan “İstiklâl” kelimesine bakalım: Bu memleketin çocukları “Ya istiklâl, ya ölüm!” diye cephelere koşmuş, kanlarını bu kelimenin taşıdığı mânâ uğruna dökmüşlerdir. Buna mukabil, “bağımsızlık” sözünün böyle bir hüviyeti, yaşanmışı yoktur. Millet hâfızasına mâl olmuş bir muhtevâdan mahrum “bağımsızlık” üstelik menfi yapıda bir kelimedir. Kendisini kuran ek “korkusuzluk, endişesizlik”deki gibi sayısı sınırlı örneklere mukabil, asıl menfilik tarafı gâlib bir kelime teşkil unsurudur. Onunla yapılmış binlerce kelimede hep menfî bir hâlin ifâde ve telkini vardır. Bir “istiklâl” kelimesinin telkin hassası ile, bir “bağımsızlık” sözünün telkin ve tedâî durumu, yapısı, bu gramer yönü dolayısiyle aynı değildir. Bünyesinde bir menfilik unsuru bulunmayan “istiklâl” sözüne karşı, “bağımsızlık” ta morfolojik yapısından ileri gelen bir menfî cihet bahis konusudur.

 

“Bağımsızlık” bize yüce bir fikri telkin edecek yerde, her seferinde “bakımsızlık, hazımsızlık, çelimsizlik, geçimsizlik, gamsızlık, kansızlık, cansızlık” kabilinden mefîliklerin tedâisini getiren bir yapıdadır. “İstiklâl”de ise, kelime yapısı îtibâriyle böyle bir menfilik yoktur. “İstiklâl” sözü mâhiyeti îtibâriyle bir menfi kelime olamaz. Bir şeyin menfi zıddı olamaz. Hâlbuki “bağımsızlık” böyle bir menfÎliği bünyesinde taşımaktadır.

“İstiklâl” yerine “bağımsızlık” sözünün geçişine, sâdece bir örneğinde düşünelim, onun neyi alıp götürdüğünü bir anda anlayıveririz: Türk milletinin bayrak kadar mukaddesi olmuş “ İstiklâl Marşı”nın adını bir “Bağımsızlık Marşı”na çevirdiğimizde, kaybolan sâdece herhangi bir kelime değil, onunla birlikte bütün bir millet ve târih duygusu oluyor. Sâdece kelime olarak ismi ile oynanmasında onun kâinatı değişmekte, birdebire bize ve kendisine yabancılaşıvermektedir. “Bağımsızlık”ta, “istiklâl” kelimemizdeki târihî muhteva bütünü ile boşlamakta, “Bağımsızlık Marşı” şekline dökülüp mânâsı, hüviyeti silinen isim, “Gençlik Marşı”, “Birlik Marşı”, “Yerli Malı Marşı”, “Genç Mektepli Marşı”, “İzci Marşı”, “Köylülük Marşı” kabilinde isimlerle eşdeğer bir duruma düşmektedir. “İstiklâl Marşı”, bir “hymne national” tâbirinin alelâde bir karşılığı da olmaktan çok öteye, içinde ve ilhâmı ile meydana geldiği büyük bir millet hareketinden, Türk milletinin yaptığı, kendisine “İstiklâl Harbi” denmiş bir tarih hâdisesinden doğma, ayrılamaz, tecrîd edilemez bir şekilde ona bağlı, ona alem olmuş bir addır. “Bağımsızlık Marşı” dendiğinde ismi, bütün bu muhtevasından soyulmakta, bütün bu tarihî hüviyet ve bağlantıyı kaybetmekte, içinde böyle bir hâtıra ve muhtevâ bulunmayan herhangi bir marşın adı menzilesine inivermektedir. Yerine “bağımsızlık” konmasile rastgele bir isim değil, bir milletin büyük mâcerârı ile, tarihi ile dolu dolu bir kelime ortadan kalkmış olmaktadır.(...)

Ömer Faruk Akün, Türk Dili Karşısında Türk Münevverleri
Kubbealtı Neşriyatı, 1982, İstanbul, s. 22-23

 

"Yunan canavarının da artık tek dişi kalmıştı"

…Anadolu alevler içindeydi. Camilerde diri diri insanlar yakılıyordu.

Konservatuvar muallimlerinden piyanist Cemal Reşit Bey, milli marş hakkındaki...

Milli marş yahut milli Hymne tekmil halk tarafından ezberlenebilecek bir kabiliyette olmalıdır. Meselâ, rastgele bir köylü, bir çoban, milli marşı, kolaylıkla teganni edebilmeli, güftesini okumalı, mânasını anlamalı ve milli marşa karşı sevgi ve hürmet beslemelidir.

İSKENDERUN TÜRKLERİ

Ancak sancağın ana vatana ilhak edilmesi suretile tatmin edilebilir!

Bu memlekette millî marş değil, bahriye çiftetellisi bestelenmesine bile şükredelim.

Bizde musikişinaslar esnaf addediliyor. Eski bir davadır bu.

BİR MÜZİSYENİN AŞKSIZ YAŞIYACAĞINA İNANMAM

Bayan Hurşidenin anlattığına göre bu sekizinci izdivacın aşkı, üstadın Ankarada konserler verdiği zaman başlamıştır – 80 derece üzerinden bestelenen İstiklâl Marşı, niçin 60 dereceye indiriliyor? – Musiki aşkını kuvvetlendiren bir tokat!

İstiklâl Marşına Dair

Pek az müddet evvel İstiklâl marşımızın bir notasını Alman istemiş, bütün İzmiri üç gün alt üst etmiş uğramadığı musiki mağazası ve kütüphane kalmamış, buna rağmen İstiklâl marşımızın bir notasını bulmağa muvaffak olamamış.a

Mustafa Kara, Bilal Kemikli - Bülbülün Şarkısı

Her söylendiği zaman, bizi milli tarihimizle buluşturan İstiklâl Marşı'yla hafızalara kazınmış olan Mehmed Akif Ersoy'un büyüklüğü elbette tartışmasızdır. Büyük Millet Meclisi'nin