Nasıl Mü’minlerin Emiri Olursa, Irkı da Olur

Türklük bir ırk meselesi değil. Yani Türk lâfzının doğuş zamanından şimdiki zamana kadar hiç kimsenin eline Türklüğü soy sop davasıyla ileri götürme gücü geçmemiştir. Buna rağmen biz Türkler İstiklâl Marşı’nın teyit ettiği bir ırkçılığa ister istemez; ama memnuniyetle bağlıyız. İster istemez bağlıyız, çünkü insan tarih dışı bir varlık hissine yabancıdır. Irklar olmaksızın tarihin seyrine bir mânâ atfetmek imkânsızdır. Irkçılık fikrine memnuniyetle bağlanmamızın sebebi de imana teveccüh edişimizdendir. Nasıl mü’minlerin emiri olursa, ırkı da olur.

İsmet Özel, Dil ile İkrar, s. 143-144

İstiklâl Marşı Kanundur

İstiklâl Marşı herhangi bir metin değildir. İstiklâl Marşı 12 Mart 1921 günü TBMM tarafından millî marş olarak kabul edilmiştir. Yani İstiklâl Marşı’nın kanunî bir dayanağı vardır.

1965'ten Sonra Başka Bir Sürecin Başlatıldığına Dikkat Bile Etmedik

1965 yılında Fener Patrikhanesi ve Vatikan, karşılıklı olarak aforozlarını kaldırdılar. 1965 yılında. Yani o zamana kadar Fener Patrikhanesi ve Vatikan biri diğerini kendi itikatlarına göre kafir sayıyordu, biri diğerini Hıristiyan kabul etmiyordu.

TARİH HİCRETLE BAŞLAR

Biz üstünlüklerimizi inkâr etmiş bir toplumuz. Bizim hicrî takvimi terk etmemiz, şerefimizi inkâr etmemiz anlamına gelir. Çünkü bakın bir miladî takvim var. Milat olarak İsa (a.s.)’nın doğumunu esas alır.

İstiklâl Marşı Cephede Okunmak Üzere Yazılmıştır

İstiklâl Marşı’nın cephede okunmak üzere yazıldığı bir yorum değildir, bir gerçektir. Garb Cephesi Komutanlığının isteği üzerine İstiklâl Marşı yazılmıştır. Garb Cephesi kurmay başkanı olarak İsmet Paşa –gerçi- o zaman albaydı herhalde- Maarif Vekâleti’ne gelerek der ki: “Biz orduca İstiklâl Marşı istiyoruz.”