Türklük bir ırk meselesi değil. Yani Türk lâfzının doğuş zamanından şimdiki zamana kadar hiç kimsenin eline Türklüğü soy sop davasıyla ileri götürme gücü geçmemiştir. Buna rağmen biz Türkler İstiklâl Marşı’nın teyit ettiği bir ırkçılığa ister istemez; ama memnuniyetle bağlıyız. İster istemez bağlıyız, çünkü insan tarih dışı bir varlık hissine yabancıdır. Irklar olmaksızın tarihin seyrine bir mânâ atfetmek imkânsızdır. Irkçılık fikrine memnuniyetle bağlanmamızın sebebi de imana teveccüh edişimizdendir. Nasıl mü’minlerin emiri olursa, ırkı da olur.
İsmet Özel, Dil ile İkrar, s. 143-144
Hevvez, hutti, kelemen
Ben bu işe gelemen
Bacaklarım gısacuk
Falakaya giremen
(Türk çocuklarının bir tekerlemesi)
İstiklâl Marşı’nda ne söylendiği gayet sarih ve kimin söylediği de belli: Sözü söyleyen Türk Milleti. İstiklâl Marşı bir milletten bahsederken sadece bu toprakların üzerinde yaşayan insanları değil, toprağın altındaki şühedayı ve melekleri de hesaba katıyor.
İstiklâl Marşı’nın kendisi Türk Milletinin eseridir ve İstiklâl Marşı Derneği de bu vakıanın kasten gözden kaçırılmasına bir tepkidir.
Dikkatlerin Basra Körfezi’ndeki saldırıya yoğunlaştığı ve yeni gelişmelerin neler doğuracağının merak edildiği şu günlerde laiklikten söz açmanın sırası mı?
İstiklâl Marşı herhangi bir metin değildir. İstiklâl Marşı 12 Mart 1921 günü TBMM tarafından millî marş olarak kabul edilmiştir. Yani İstiklâl Marşı’nın kanunî bir dayanağı vardır.
1965 yılında Fener Patrikhanesi ve Vatikan, karşılıklı olarak aforozlarını kaldırdılar. 1965 yılında. Yani o zamana kadar Fener Patrikhanesi ve Vatikan biri diğerini kendi itikatlarına göre kafir sayıyordu, biri diğerini Hıristiyan kabul etmiyordu.
Biz üstünlüklerimizi inkâr etmiş bir toplumuz. Bizim hicrî takvimi terk etmemiz, şerefimizi inkâr etmemiz anlamına gelir. Çünkü bakın bir miladî takvim var. Milat olarak İsa (a.s.)’nın doğumunu esas alır.
Hevvez, hutti, kelemen
Ben bu işe gelemen
Bacaklarım gısacuk
Falakaya giremen
(Türk çocuklarının bir tekerlemesi)
İstiklâl Marşı’nda ne söylendiği gayet sarih ve kimin söylediği de belli: Sözü söyleyen Türk Milleti. İstiklâl Marşı bir milletten bahsederken sadece bu toprakların üzerinde yaşayan insanları değil, toprağın altındaki şühedayı ve melekleri de hesaba katıyor.
İstiklâl Marşı’nın kendisi Türk Milletinin eseridir ve İstiklâl Marşı Derneği de bu vakıanın kasten gözden kaçırılmasına bir tepkidir.
Dikkatlerin Basra Körfezi’ndeki saldırıya yoğunlaştığı ve yeni gelişmelerin neler doğuracağının merak edildiği şu günlerde laiklikten söz açmanın sırası mı?
İstiklâl Marşı herhangi bir metin değildir. İstiklâl Marşı 12 Mart 1921 günü TBMM tarafından millî marş olarak kabul edilmiştir. Yani İstiklâl Marşı’nın kanunî bir dayanağı vardır.
1965 yılında Fener Patrikhanesi ve Vatikan, karşılıklı olarak aforozlarını kaldırdılar. 1965 yılında. Yani o zamana kadar Fener Patrikhanesi ve Vatikan biri diğerini kendi itikatlarına göre kafir sayıyordu, biri diğerini Hıristiyan kabul etmiyordu.
Biz üstünlüklerimizi inkâr etmiş bir toplumuz. Bizim hicrî takvimi terk etmemiz, şerefimizi inkâr etmemiz anlamına gelir. Çünkü bakın bir miladî takvim var. Milat olarak İsa (a.s.)’nın doğumunu esas alır.
Hevvez, hutti, kelemen
Ben bu işe gelemen
Bacaklarım gısacuk
Falakaya giremen
(Türk çocuklarının bir tekerlemesi)
İstiklâl Marşı’nda ne söylendiği gayet sarih ve kimin söylediği de belli: Sözü söyleyen Türk Milleti. İstiklâl Marşı bir milletten bahsederken sadece bu toprakların üzerinde yaşayan insanları değil, toprağın altındaki şühedayı ve melekleri de hesaba katıyor.
İstiklâl Marşı’nın kendisi Türk Milletinin eseridir ve İstiklâl Marşı Derneği de bu vakıanın kasten gözden kaçırılmasına bir tepkidir.
Dikkatlerin Basra Körfezi’ndeki saldırıya yoğunlaştığı ve yeni gelişmelerin neler doğuracağının merak edildiği şu günlerde laiklikten söz açmanın sırası mı?