MİLLÎ HAŞYET

Gece yarısıydı. (Haber)in sahibi ve ben, otomobille gazeteye doğru geliyorduk. Yolumuz Sirkeci taraflarında dar bir sokağa saptı. Kimi kârgir, kimi ahşab, kümes gibi bücür iki sıra ev arasında, Arnavut kaldırımlı dar bir sokak. Pencereler, katran dolu küplerin açık ağızlarile, içerdeki karanlığı çerçeveliyordu. Sokakta, şeffaf uyku hayaletlerinden başka ne in, ne cin.

Arkadaşım, bu sokaktan bir an evvel kaçmak istercesine gaze basmış, otomobilini bütün sıçrayış kabiliyetile koşturuyordu. Zıplaya zıplaya gidiyorduk. Birden, beş on adım ilerimizde ve sokağın tâ ortasında, dimdikbir hayal belirdi. Sokak dar olduğu için bu hayalin sağından veya solundan geçemezdik. Projektörleri yaktık, klâksonu üst üste öttürerek, hızımızı kesmeden yol almaya devam ettik. Hayal kıpırdamadı bile. Aramızda iki adımlık mesafe kalmıştı. Onu ezebilirdik. Son bir klâkson darbesini, frenlere ânî bir basış takip etti. Durduk. Hayret! Gecenin bu saatinde, içinde uyanık bir kedi bile görünmiyen bu sokağın ortasında bir zabit, kaskatı bir selâm tavrile elini kasketine götürmüş, bekliyordu. Otomobilden inince vaziyet anlaşıldı. Cılız ışıklı bir pencere istikametinden, Ankara radyosunun son sesi geliyordu. İstiklâl marşı!

Meçhul zabitte tamamile bünyeleşmiş ve riyadan, gösterişten, mecburiyetten ayıklanmış, harikulâde bir iman ve terbiye levhası.

Bu levhanın telkin ettiği millî haşyete âşık olalım!

 

Necip Fazıl Kısakürek, Haber Akşam Postası, 22 Mart 1939, s. 1

İstiklâl Marşı Bütün Halka Öğretilecek

23 Nisan Bayramında Binlerce Genç Millî Marşımızı terennüm Edecek

İstiklâl Marşı

Öyle bir ülkeyiz ki istiklâl-i tam'dan vazgeçmişiz, istiklâl'i çoktan unutmuşuz...

Akif, Vatan Ve İstiklâl İçin Döğüşen Milletimizin Şahlanmış Heyecanını Bir Mihrak Noktası Gibi Varlığında Duyarak Orduya Ve Millete İstiklâl Marşı'nı Hediye Etmiştir

Mehmed Akif'i karlı bir kış günü, 26 Aralık 1936'da sessiz sadasız toprağa vermiştik. Bugün onu, ölümünün 16'ncı yıldönümünde her zamanki gibi hürmetle anıyoruz.

BU ŞİİRİN NASIL ALKIŞLANDIĞINI SİZE TARİF ETMEM MÜŞKÜLDÜR

Bana İstiklâl Marşı’nın nasıl bir hava içinde doğduğunu sordunuz. Her ot, her çiçek, her ağaç ve her hayvan, bir iklim içinde doğar. Bunların şekilleri, renkleri ve kokuları üstünde, o iklimin tesiri, dünyanın bildiği bir hakikattir.

Vatandaşlığın amentüsünü ezberlemiyenler...

Son merasim günlerinden birinde bayrak çekiliyor, muzika istiklâl marşını çalıyordu. Bu marş ve bayrak çekiş karşısında yapılacak şey malûmdur:

..."Mehmet Âkif'in "Garbın âfâkı­nı sarmışsa çelik zırhlı duvar" diye anlattığı duvardan etkilen­memesi zordur"

Sola doğrudan Marksizmden giren Nâzım Hikmet'in de zihnini öncelikle emperyalizm uğraştırır.