Annemin bayrağı

Arife günü hayata gözlerini kapayan anam için, bir mersiye yazarak kendi kederimi ve yasımı sizlere de aşılamağa kalkışacak değilim. Abidin Daverin annesinden değil, bir Türk anasından bahsedeceğim.

Onun odasında, başının ucunda, Enamının ve Kur’anının durduğu küçük rafın üstünde ipek bir Türk bayrağı vardı. Bu küçük bayrak, odasının tek ziyneti idi. Bu Türk anası, o bayrağın gölgesi altında yaşadı, uyudu ve öldü.

Bayram günleri astığımız bayrak da, onun üstüne titrediği sevgililerinden biri idi. Bayramlarda bayrağı balkona o astırır, o indirtir, sonra bir bohçaya ihtimamla sarıp kendi dolabında saklardı. Bir yaz, yün bayrağa güve girmiş, biraz hırpalamıştı. Bu Türk anası, sevili bayrağının örselenmesine çok üzüldü; onun kıymetli eski şallarını güveler liyme liyme ettiği zaman bu kadar acınmamıştı. Ondan sonra bayrağı naftalinler içinde sakladı.

Anamın bana bıraktığı yadigârlar arasında bir İstiklâl marşı notası da çıktı. Yıllarca evvel, tâbiin bana gönderdiği bu notayı o almış; dolabının içine saklamış. Bu İstiklâl marşını da gördükten sonra, onu, yalnız kendi annem olarak değil; hamiyetli, vatanperver, millî mukaddesatımıza derin bir sevgi ile bağlı bir Türk anası olarak da bir kat daha sevdim.

Onun en büyük zevki, penceresinin önünde oturup talime gidip gelirlerken eskiden Harbiyelileri, son yıllarda da Yedek Subay okulu talebesini ve askerleri seyretmekti.

- Gel bak oğlum, askerler geçiyor, diye beni çağırır; onlara dua ederdi.

Cenazesi kahraman Mehmedciklerin omuzlarında, şehidlikte ebedî uykusunu uyumağa giderken Yedek Subay okulu talebesi bayram için izinli çıkıyorlardı. Onların bir çoğu, tanımadıkları bu Türk anasının cenazesini selâmladılar. Bu selâm ona, o kadar sevdiği bu üniformalı Türk çocuklarının mukabelesi oldu. Allah rahmet eylesin.

Aziz okuyucularım, bu yazımı şahsî buldunuz da hoşunuza gitmediyse, beni mazur görmenizi dilerim.

Teşekkür
Annemin cenaze merasimine iştirak etmek lütfunda bulunan, taziyet için evime kadar gelmek zahmetini ihtiyar eden, telgraf, mektub ve telefonla teessürlerini bildiren bütün aziz dostlarıma ve okuyucularıma şahsım ve ailem namına bütün kalbimle teşekkür ederim.

Abidin Daver, Cumhuriyet, 13.01.1941, s. 2

O zaman daha iyisi yazlamamıştı, şimdi hiç yazılamaz

Yeni bir İstiklâl Marşı yazılamaz. Bunun yazılması için, yeni bir İstiklâl Savaşı şartlarına ihtiyaç vardır.

Mahmut Goloğlu - Tek Partili Cumhuriyet

Milli Türk Talebe Birliği, ayrıca, aradan on yıl geçmiş olmasına rağmen, İstiklal Marşı’nın doğru dürüst söylenemediğini göz önünde tutarak, gençlerin toplu halde

Vatandaşlığın amentüsünü ezberlemiyenler...

Son merasim günlerinden birinde bayrak çekiliyor, muzika istiklâl marşını çalıyordu. Bu marş ve bayrak çekiş karşısında yapılacak şey malûmdur:

Osman Nuri Ekiz - Mehmet Akif Ersoy; "Akif'in milliyetçilik hisleri"

Akif’in milliyetçilik hislerinin coşkun bir ırmak halinde çağladığı şiirlerinde en başta İstiklâl Marşı’nı saymak gerekir. Onun milletimiz hakkında sahip olduğu fikirlerinin ve...

Osman Nuri Ekiz - Mehmet Akif Ersoy

Milli Kurtuluş Savaşı’mızı Türk Milleti adına yürütmek üzere 23 Nisan 1920’de Atatürk tarafından Ankara’da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’nin açılışında, bando ile çalınıp

Halefsiz Şair

İki gündür Mehmed Âkif'in hâtırasını kucaklıyan ve başının üstüne çıkaran Üniversite gençliği...

İstiklâl Marşı

Öyle bir ülkeyiz ki istiklâl-i tam'dan vazgeçmişiz, istiklâl'i çoktan unutmuşuz...

İstiklâl Marşı, İstiklâl Harbinin manevî cephesinde yapılmış büyük ve muzaffer bir taarruzdu.

İstiklâl marşı şairi Mehmed Akif öldü. Onun ölüm haberini duyar duymaz, İstiklâl marşının İstiklâl Harbinde,