İSMET ÖZEL KİTAPLARI
Bu deyim, yani “felekten bir gece çalmak” deyimi hayatını zevk ü safa içinde, kucaktan kucağa geçiren bir kimsenin değil, tam tersine çevresinde görece mazbut diye bilinen birinin derinlerindeki dünyasına atfen kullanılan bir tabirdir. O gece hırsızlama ele geçirileceğine göre yapılan iş meşru değildir. Bu bir istiğnadır. Niyet Tanrı’nın mülküne tasallut etmektir. Oysa biz önce kalubeladan, sonra yasak meyveyi yiyen Âdem’den bu yana Müslüman olanlar bir kayıt gereğince hayattaki yerimizi alırız. Allah bize neyi yapmamızı emretti ise emri yerine getiririz. Allah neyi nehy etti ise hayatımızı o işten ve bizi o işe yönlendirecek her şeyden uzak tutarız. Biliriz ki, hayatımız diye adlandırılan şey müşahhas olduğu kadar mücerret birçok unsurla sarıp sarmalanmıştır. Bilgi sahamızın bize huzur mu verdiği yahut tam tersine bizi kendileriyle kolay baş edilemeyecek bir karmaşa içine mi saldığına kolay karar veremeyiz. Bu belirsizlik bizim tuzaklara yakalanmamızı kolaylaştırır. Uğradığımız düş kırıklıkları felekten bir gece çalmanın bize bir teselli olacağı fikrini besler.
Bu fikrin dayandığı bir hakikat yoktur. Çünkü eğer Yahudi isek kendimizi feleğin bir parçası sandığımız kadar Yahudi’yizdir. Kendimizin saydığımız bir şeyi gasp etmek gibi bir saçmalığa düşmek ise Yahudiler olarak bize düşmez. Eğer Hıristiyan isek insanın tanrılaşması için insan kılığına giren Tanrı’nın yolundan yürümekle övünenlerden sayılırız. Bütün insanlığın günahlarını yüklenerek çarmıha gerilmiş olana iman ederek Hıristiyan sayılanların durumu Yahudi’ninkinden çok daha tuhaftır. İsa’nın bir İslâm peygamberi olmayıp ne kadarının insan olduğu sualiyle dopdolu ilâhiyatın meselelerini tartışmaktan felekten bir gece çalmağa sıra gelmez. Yine de felekten bir gece çalma fikri kafamızın içinde de, üstünde de dönüp durur.
Buraya kadar yazdıklarımdan kolayca anlayacağınız gibi hayatın merkezinde cinsiyete dair bir şey vardır. Cinsiyet dediğimizde seksüel bir şeyden mi, yoksa erotik bir şeyden mi söz ediyoruz? Yoksa iş hayatı, meslek hayatı içinde telâkki edeceğimiz meşguliyetlerin de mi cinsiyetle alâkası var? Evet, var. Ömrümüz diye bildiğimiz şey hangi çeşitlilikte olursa olsun bir erkekle bir dişinin bize sağladığı şeyin süreğindedir. Ne ördüysek bize sağlanan şey üzerine ördük. Ördük mü acaba? Üzerinde yaşadığımız toprağın ve birlikte bulunduğumuz insanların tarihle edinilmiş anlamı üzerinde düşünsek bu bizim lehimizedir. Ne mensup olduğumuz şeye duyduğumuz aidiyetin, ne de aidiyetimize sahip çıkmanın bizi utandırması lâzım. Yaptığımız iş ülkemizin ve milletimizin bizimle övünmesine engel olmamalı.
Batılılaşma yolunda devletin halen attığı her adımı düşündürücü bulmalıyız. Batılı modeller uğruna atılan adımlara aldırmıyorsak bu durum batağa saplanmanın zevki ile mest olmağı seçtiğimizi gösterir. Daha açıkçası felekten bir gece çalmakla yetinmediğimizi ve bütün geceleri felekten çalarak yaşamanın hazzına talip olduğumuzu itiraf ediyoruzdur. Yeniçeriliğin milâttan sonra 1826’da kaldırılışını “vak’a-ı hayriye” olarak adlandırmak devletlûların aklına gelmiş olabilir. Bozulmuş bir müessese sayılması gerekiyordu yeniçeriliğin. Çünkü onların çoğu evlilik hayatı içindeydi. Talebeliğimizde bunu bozulmuşluğun işareti olarak gösterdiler. İslâm’a düşmanlığın ululaştırıldığı dönemler millet hayatının belkemiği haline kolayca getirildi. Türk milletinin bütün deformasyonlara hoşgörüyle yanaştığını iddia etmek bizi gülünçleştirir. Yeniçeri soyundan gelenlerin bir kısmı 1934’te soyadı kanunu çıkınca mensup oldukları ortanın numarasını soyadı olarak aldı.
Hükümranlığıyla ele geçirdiği toprakların refahını yükselten bir devletin paramparça edilişi Türk kültüründe ne komedi, ne de tragedya konusu sayıldı. Genç veya yaşlı herkes felekten bir gece çalmak için uğraşıp didiniyor. Tuhaf olan şu ki hasbelkader buna muvaffak olsalar bundan tatmin olmuyorlar.
İsmet Özel, 28 Rebiülahir 1444 (23 Kasım 2022)
İkaz: Her hakkı mahfuzdur. Bu sebeple yazının bütün olarak bu sayfadan başka bir yerde neşredilmesi yasaktır. Ancak kaynak gösterilmesi (İstiklâl Marşı Derneği internet portalinde yer aldığının ifade edilmesi) ve bu sayfaya doğrudan aktif bağlantı verilmesi şartıyla yazının kısa bir bölümü iktibas edilebilir. Eser sahibinin tayin ettiği usule bağlı kalmak suretiyle bu yazının her türlü neşri, 5846 sayılı Kanun hükümlerine tabidir.
Fahri Genel Başkanımız Şair İsmet Özel'in okurken hem sağdan hem soldan başlanan kitaplarının sekizincisi olan “İSLÂMLA DAMGALANMIŞ VAROLUŞ” neşrolundu.
Şimdi diyoruz ki dünyada mali hegemonya olarak işleyen bir sistem var. Bu sistem bütün insanları kendi emrinde çalıştırıyor.
İçinde iki CD ile ciltli olarak sunulan Erbain'in bu hususi baskısı bütün