İSMET ÖZEL KİTAPLARI
Cumhuriyetin ilân edildiği yıldan (Bugün itibariyle ay hesabı yaparsak cumhuriyetin Türk topraklarında ilân edilmesine daha en az beş ay var.) 100 sene sonra vuku bulan genel seçimlerde benim 79 yaşında bir Türk olmam beni bir yere götürmüştür. Siz de kendinizi Türk olarak algılıyorsanız genel seçimler dolayısıyla bir yere götürülmüş olmalısınız. Neredesiniz siz ve ben şu anda neredeyim? Yerimin zaman içinde değişmediği kanaatindeyim. Şimdiye kadar akıl baliğ olduğum günden bu yana nerede bulunduğumu düşündüysem orada kaldım. Yani tarihin ve bilimin yekdiğerinin canına kast etmek için ayranını olabildiğince kabarttığı yerde bulunuyorum.
Tarih ve bilim niçin yekdiğerinin canına kast ediyor? Her ikisi de var olabilmek için muhtaç olduğu şeye diğerinin düşman olduğunu biliyor. Tarih geçmişe dair bir anlatıdır. Bilim ise her türlü anlatıya karşı durmak suretiyle var olmuştur. Tarihten bir zorlayıcı hüküm çıksın istemeyiz. Bilâkis tarih sebebiyle şu anki mevcudiyetimizin meşruiyet kazanması dileğindeyizdir. Bilim yapmak istedikleri hesabına yıkıcılığını savunur. Bilim sağlam temellere sahip olmak için sayılardan güç alır. Ne var ki, sayılar insan zihninin fantezisinden başka bir şey değildir. Bu yüzden renklerin ve kokuların bilimi yoktur. Gerek renklerin ve gerekse kokuların insan hayatında tuttuğu yer kültür dalgalanmasına bırakılmıştır.
Bülent Ecevit 1973 seçimleri sonrasında yanına koalisyon ortağı olarak Milli Selâmet Partisi’ni alınca bir “tarihsel hata” dan bahsetti. Hatadan dönülmüş müydü? Hayır. Ülke dışına ilk seyahati söz konusu olunca yerine başbakan yardımcısı Erbakan’ı değil de bir CHP’liyi bırakmak istemesiyle koalisyon çöktü. Bütün dünya aleyhine tavır almışken Saddam Hüseyin’i ziyaret eden de, başörtülü milletvekilini Meclis’e sokmak istemeyen de aynı Ecevit’tir. Hatadan III. Selim saltanatından itibaren dönülmüş değildir. Dönmek şöyle dursun hata üzerine hata işlemek makam, mevki ve servet kazandırmıştır.
Hangi makam, hangi mevki, hangi servet? Batılılaşma hevesi ve gözüpekliği Türk toprakları üzerinde akıl almayacak biçimlendirmelerde bulundu. Batılaşmanın bir devlet hastalığı olarak teşhis edilmesinden sonra Dünya Sisteminin lortları kimi hangi makama getirecekleri hususunda erkenden tespitlerde bulundular. Mimlenen kimseler işgal edecekleri makamlara lâyık olup olmadıkları bakımından testlerden geçti. Dünya Sisteminin ne numaralar çevirdiğine kısmen dahi akıl erdirenler işgal ettikleri makamda kalma sürelerini doldurdular. İşgal ettikleri mevkilerin hakkını vermek isteyenler ısrarlarının bedelini çoğu kez hayatlarıyla ödedi. Servete gelince… Bu bahis dünya ölçüsünde dönen dolapların sahasına giriyor. Bir sermayeye sahipseniz sizden daha büyük bir başka sermayenin kârına hizmet etmek zorundasınız. Bunu başarırsanız size karada ölüm yoktur. Havada veya denizde iseniz kimse hayatınızı teminata kavuşturamaz. Her an yere çakılabilir, denizin dibini her an boylayabilirsiniz.
Makamda, mevkide, servette gözüm yok diyorsanız sanat alanını tercih ettiğinizi söyleyebilirim. Bir yaşama sanatından, bir sevme sanatından söz ediliyor. Bunlar zirvesi bilinmeyen netameli sanatlar veya konular. Oscar Wilde “Ben dehamı hayatıma koydum. Eserlerimde ancak kabiliyetim vardır.” demişti. Wilde’ın şaşaalı günleri için anlaşılır bir şey; ama bütün hayatı? Hayatına koyduğu dehası onun önce kürek mahkûmiyetine çarptırılmasına, sonra Paris’te yoksulluk içinde ölmesine engel olmadı. Sanat alanını seçmek denilince şiir, resim, müzik gibi şairden, ressamdan, bestekârdan farklı birinin icra edebildiği sanatın anlaşılması lâzım. Eğer inkâr edilemeyecek bir zirvesi varsa sanat ancak o zaman sanattır. Sanatçı kendini yaratmağı gözlemleyebilecek bir noktaya çeker. Sanatçının nerede bulunduğu fark edilmeyebilir; ama yine de eserini görmeden yaşayamayan insanlar vardır.
İsmet Özel, 27 Şevval 1444 (17 Mayıs 2023)
İkaz: Her hakkı mahfuzdur. Bu sebeple yazının bütün olarak bu sayfadan başka bir yerde neşredilmesi yasaktır. Ancak kaynak gösterilmesi (İstiklâl Marşı Derneği internet portalinde yer aldığının ifade edilmesi) ve bu sayfaya doğrudan aktif bağlantı verilmesi şartıyla yazının kısa bir bölümü iktibas edilebilir. Eser sahibinin tayin ettiği usule bağlı kalmak suretiyle bu yazının her türlü neşri, 5846 sayılı Kanun hükümlerine tabidir.
Fahri Genel Başkanımız Şair İsmet Özel'in okurken hem sağdan hem soldan başlanan kitaplarının sekizincisi olan “İSLÂMLA DAMGALANMIŞ VAROLUŞ” neşrolundu.
Şimdi diyoruz ki dünyada mali hegemonya olarak işleyen bir sistem var. Bu sistem bütün insanları kendi emrinde çalıştırıyor.
İçinde iki CD ile ciltli olarak sunulan Erbain'in bu hususi baskısı bütün