Türk iseniz Hanya’yı hesaba katmadan Konya’ya sahip çıkamayacağınız kafanıza dank etmiştir. Sizin millî varlığınızın en önemli parçası Hanya’nın Konya’dan önce Darü’l İslâm’a duhul eylediği gerçeğidir. Bu parça o parçadır, bu gerçek o gerçektir ki onu bütünden ayrı tutmağa kalkışıp gerçekliğin merkezine yabancı sayarsan diğer bütün parçalar ufalanır, dağılır, kopar ve gerçekliğe dair şeylerin her biri elinde kimseye fayda sağlamayacak halde kalır. Hiç kimse umursadığını belli etmiyor, herkes ekmeğini bu belli etmeyişten çıkardığını zannediyorsa da Allah katında tarih Türk varlığını İslâm davasının aslî unsuru şekline getirdi. Müslüman olduğunu ifade edip de Türk varlığına bigâne kalmak beslenme yolunu İslâm’ı dava olmaktan çıkarma mesleğinden edindiğinin göstergesidir. İslâm dava olmaktan çıkmışsa kozların tamamı gayr-i Müslim siyaset odaklarının eline geçmiş demektir.
İsmet Özel, “Biz Türkler ve Muhasipsiz Muhasebe”, Hanyalı Konya, sayı 2, s. 20
“İnsan hayra dua ediyormuşcasına şerre de dua eder. Çünkü insan pek acelecidir.”17/11
Vatan der demez küflü bir şeyden, modası geçmiş bir kavramdan bahsettiğimizin bilincindeyiz. Bu şeyin modası, yalnızca Türkiye’de değil, yerkürenin her bucağında bilhassa globalizasyon marifetiyle kast-ı mahsusla, bile isteye geçirilmiştir.
12 Mart 1921’de İstiklâl Marşı, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından millî marşımız olarak kabul edildi. Daha Sakarya Meydan Muharebesi olmamıştı, bizim istiklâlimizi kazandığımıza dair bir sarahat yoktu.
Biz İstiklâl Marşı Derneği üyeliğini Türkiye’de insanları hem hakarete maruz bırakıp hem de onların enerjilerini kötü niyetlerine alet eden insanların bizimle münasebettar olmama şartına bağlıyoruz.
Türkiye’nin Doğu ile Batı arasında, Avrupa ile Orta-Doğu arasında, Türkî Cumhuriyetlerle Avrupa arasında, İslâm dünyasıyla Hıristiyan dünyası arasında köprü olduğunu söylüyorlar.
Ülkemizde 1928 yılından sonra gözü kör eden kâtiplerin hükmü kalmadı. Latin harfleriyle okuyup yazmaya başladığımızdan bu yana önce mürettiplerin, sonra dizgicilerin ocağına düştük.
Türk milletinin başından neler geçti, başına neler geçti? Geçen yedi yüzyılın her elli yılı hususi bir dikkati hak ediyor. Asırlarca kasıtla bulandırılmış suyu durultan, durultmakla kalmayıp içilebilir hale getiren İstiklâl Marşı’dır.
Türklük bir ırk meselesi değil. Yani Türk lâfzının doğuş zamanından şimdiki zamana kadar hiç kimsenin eline Türklüğü soy sop davasıyla ileri götürme gücü geçmemiştir.


