"İstiklâl Marşı’nı Raftan İndireceğiz"

İstiklâl Marşı’nı Raftan İndireceğiz

Sakarya Zaferimiz tesirsiz bırakılmak istendiği için Misak-ı Millî tahakkuk ettirilmemiş, İstiklâl Marşı rafa kaldırılmıştır. Türk’ün asıl zaferi olarak Sakarya Zaferimizin değil de “30 Ağustos”un gösterilmesi Sakarya Zaferimizle Büyük Taarruz arasındaki bir senelik zaman boyunca neler olup bittiğinin Türk milleti tarafından sorgulanacağı korkusu yüzündendir. Korkunun ecele faydası yok. Her ne kadar biz İstiklâl Marşı Derneği olarak bugüne kadar İstiklâl Marşı’nı raftan indirememiş olsak da bu gayretimizden vazgeçmeyeceğiz. İdeologisi İstiklâl Marşı olan, millî yeminine sadık bir Türk siyasetini Allah’ın izni ile devreye sokacağız. Gayret bizden tevfik Allah’tan.

Gökhan Göbel, “Türk Zaferi Türk Siyaseti”, Hanyalı Konya, sayı 4, s. 14

İstiklâl Marşı, İstiklâl Harbi’nden Önce ve Onun Kazanılması İçin Yazıldı.

 

İstiklâl Marşı, İstiklâl Harbi’nden önce ve onun kazanılması için yazıldı; buna bir katkı ya da destek olmak üzere yazıldı. Yoksa işler bittikten sonra hikâye olsun diye değil. İstiklâl Marşı, eğer dünyada Türk hayatı diye bir şey varsa, bu Türk hayatının en kritik döneminde yazılmış bir metin. Türk hayatı şimdiye kadar bir şekilde vardı, bundan sonra da olacak mı sorusuna cevap vermek üzere yazılmış bir metin İstiklâl Marşı. O yüzden İstiklâl Marşı’nı Türk hayatı dediğimiz şeyin varlığı ve idamesi için elzem bir unsur olarak görmek bizi bir araya getiriyor.

 

İsmet Özel, Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklâl Yürüyüşü, s.163

Mali Hegemonya, Para, Faiz, Borçlanma

Şimdi diyoruz ki dünyada mali hegemonya olarak işleyen bir sistem var. Bu sistem bütün insanları kendi emrinde çalıştırıyor. Buna tâbi olmamak için yol tutturmamız gerekiyor.

Ocağın Tütmesi Ne Demek?

İstiklâl Marşı diyor ki: “Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.” Demek ki, bir ocağın tüttürülmesi gerekiyor. Yani bizim bu ülkenin hayatiyetine katkıda bulunan insanlar olmaktan başka bir seçeneğimiz yok; bu ülkenin hayatiyetine katkıda bulunmayı kendine dert etmemiş her birey bu ülke aleyhine çalışıyor demektir.

BAŞINI ÖRTEN KIZLAR FELSEFE BİLMELİDİR

Hükümranlığı altında bulunduğumuz medeniyet çerçevesinde erkekler günlük hayatlarını sürdürmekte iken Müslüman kimliklerini dışa vurmak mecburiyeti altında kalmıyorlar.

TARİH HİCRETLE BAŞLAR

Biz üstünlüklerimizi inkâr etmiş bir toplumuz. Bizim hicrî takvimi terk etmemiz, şerefimizi inkâr etmemiz anlamına gelir. Çünkü bakın bir miladî takvim var. Milat olarak İsa (a.s.)’nın doğumunu esas alır.

Al Sancağın Sönmeyişini Tüten En Son Ocağın Varlığı Açıklar

İstiklâl Marşı’nda ne söylendiği gayet sarih ve kimin söylediği de belli: Sözü söyleyen Türk Milleti. İstiklâl Marşı bir milletten bahsederken sadece bu toprakların üzerinde yaşayan insanları değil, toprağın altındaki şühedayı ve melekleri de hesaba katıyor.

ÜÇ CARİ BELA

Şimdi çok pratik bir noktayı işaret edeyim. Biz bugün üç cârî belâ olarak üç hususu, üç kalemi zikrettik; Yeni Anayasa, Başkanlık Sistemi ve Dokunulmazlıkların Kaldırılması.

“Birinci Meclis, İstiklâl Harbi’ni Komuta Eden, İstiklâl Marşı’nı Kabul Eden Meclistir. İkinci Meclis ise Lozan’ı Kabul Eden Meclistir.”

23 Nisan 1920’de Ankara’da Büyük Millet Meclisi açıldığında Antep’e “Bize mebus gönderin!” telgrafı gelir. Antep’in ileri gelenleri toplanıp, “Eğer Ankara’ya biz gidersek ve Ankara İstiklâl Harbi’ni kaybederse İstanbul bizi sürgüne gönderir