Biz diyoruz ki Tanzimat sonrasında Türk Milleti’nin varlığına yönelmiş tehditler başlangıçta lisana dair tehditlerdir. Başlangıçta Türkçe Kur’an’dan doğma bir dil olduğu için dinimize hücum edemeyenler, dinimizi aşağılamaya gücü yetmeyenler dilimizle uğraştılar. O yüzden biz İstiklâl Marşı Derneği olarak yazımızı geri aldığımız takdirde bütün işlerin hayra dönen bir veçhe kazanacağını savunuyoruz. Çünkü Türkçe dediğimiz lisan bu yazıyla doğmuştur ve bu yazıyla yükselmiştir. Ama bize kötülük yapmak isteyenler, Türk Milleti’ni tarihten silmek isteyenler yazımızı elimizden almaktan daha büyük bir kötülük yapmak isteyenler musikimizi yok ettiler. Neden musikimizin yok edilmesi yazımızın elimizden alınmasından daha büyük bir tehlike? Çünkü musiki bir üst dildir. Biz lisan ile bir şey elde ederiz, bina ederiz. Fakat musiki lisanın da ulaşamayacağı bir iletişim gücüdür. Bizim bu bakımdan çok zengin ve sağlam bir yapımız vardı. Bu yapı da aslında hemencecik kâfirlere teslim olmadı. Türk musikisi gazinolarda, sazlarda dahi olsa 50’li yıllara kadar hayatını devam ettirdi. Ama daha sonra kapitalizm musikimizi yok etti.
"Bugün gelinen noktada anlaşılmıştır ki, Türkiye'de İslâmcılık doğrudan doğruya Amerika'nın başlattığı ve
"1945 yılında Almanlar savaşı kaybettikleri zaman, Ernst Jünger’in tespit ettiği üzere
"İstiklâl Marşı, 'eğer Müslüman vasıflarına sadık kalırsa, Türk milleti tarihten silinmeyecek' diyor.
"Aslına bakarsanız, çok uğraşıp, zora girip didinerek yüksek bir şahsiyeti temsil etme menziline ulaşıldığı söylentisi doğru değildir.
"Türkiye'de 'elhamdülillah Müslümanım' diyen insanlar, davalarını mevkilerine vasıta kılmaya tevessül etmeselerdi,
"İslâm'ın dışında hiçbir iyilik yoktur. İslâm'ın içinde hiçbir kötülük yoktur"