Millî pazar, belli bir coğrafî alanda insanların hayatlarını birbirlerine bağlı devam ettirmeleridir. Yani burada millî pazarın iktisadi bir manasının olması, bu işin en zayıf yönüdür. İnsanlar belli bir alanda başkaları olmadan yani kendinden saydığı insanlar olmadan, “Ben hayatımı devam ettiremem” diye düşünüyorlarsa orada bir millî pazar vardır.
Türkiye, Türklerin üstünlüğünün inkâr edilemeyeceği şartların alenen fark edildiği bir ülke haline gelmedikçe, içinde yaşanmaya değer bir ülke olamaz.
Bizim kendimize mahsus bir hayatımız olması ve dünyada yaşanacak yer olarak Türkiye'nin işaret edilmesine sebep olacak bir donanıma sahip olmamız bizim şuurlu bir şekilde iktisadî bir düzenlemeye başvurmamızla mümkün olacak.
"Osmanlılar ne Almanya ne de Fransa ile savaştılar; Haçlı ordularıyla savaştılar
“Eğer Türkler Sakarya Meydan Muharebesi’ni zaferle sonuçlandırmamış olsaydı Anadolu’da bir tek Müslüman bırakmayacaklardı.”
İslamiyet’in faidesine değil; onun istismar ve suistimaline talibiz cümlesi bariz bir metod olarak asırlardır yürürlüktedir.
İstiklâl Marşı baştan sona 41 mısra boyunca bir şey söylüyor. Bunu acaba kime söylüyor?
Avrupa toplumları yöneten yönetilen arasındaki sözleşmeye dayalı olarak işlerken Türk dünyasındaki işleyiş yönetici mevkiinde olanların yönettiklerini himayeyle mecbur olmaları şeklinde işler.