İnsanlar kâfirler eliyle, kâfirler diliyle öyle bir yola sokuldular ki her parçanın diğeri aleyhine işlediği bir terkip esas alındı. Yani insanı bütünlüğünden, tamlığından ayırdılar ve bu ayrılma, yani insanı parçaladılar ve her parça diğeri aleyhine çalışıyor. Yani mesela şöyle bir laf söylüyorlar: “Benim özel hayatıma karışamazsın.” Yani demek ki hayatın bir özeli var bir geneli var. Ondan sonra “İş hayatında çok başarılı.” “Türkiye ekonomik bakımdan iyi.” mesela. Yani şu bakımdan kötü ama şu bakımdan iyi. Yani İnsan fert olarak da toplum olarak da bir şeydir. Başka bir şey olduğu zaman o artık o olmaktan çıkmıştır. Yani “ben iki şahsiyetliyim”. Bunların hepsi küfrün bize yutturdukları dolmalardır. Yani insan her parçanın diğeri aleyhine işlediği bir bölünmeye uğrar. Bu bilerek yapılmış bir şeydir, kasten yapılmış bir şeydir. Ve insanları Roma İmparatorluğu’nun icat ettiği sloganla “divide et impera: böl ve yönet” yani bir yeri parçalayabiliyorsan orayı idare etmekten kolay hiçbir şey yok.
İnsanların basit birer alet olmadan yaşayabildikleri bir ekonomik yapı temin etmeleri mümkündür.
Biz Mekke ve Medine’yi kaybettik mi, kaybetmedik mi? Kimdik biz kaybetmiş olanlar? Müslümanlardık. Öyle değil mi? Yani Mekke ve Medine’yi Araplar mı kazandı?
Türkiye, Türklerin üstünlüğünün inkâr edilemeyeceği şartların alenen fark edildiği bir ülke haline gelmedikçe, içinde yaşanmaya değer bir ülke olamaz.
"İstiklâl Harbi öncesinde yağmalanması başarılamayan Türk toprakları, bugün bu tehlikeye maruz bırakılmış haldedir. Bunun da en parlak sloganı...
"Türkiye, kendini seçmiş isimsizlerin inşa ettikleri bir ülkedir. Bir ülke olarak Türkiye idame edecekse, kendini seçmiş isimsizlerin
İstiklâl Marşı'ndan öğreniyoruz ki Türk Milleti'ne Allah'ın va'dettiği günler var.
Bizim kendini bilen âlimlerimiz zamanında şunu söylemiştir: “Din esastır, devlet onun fer’i olarak kurulmuştur.”
"Türklük Sünnilik ve Hanefiliktir. Sünni olan 'Türklükle alakam yok' diyemiyor.
İnsanların basit birer alet olmadan yaşayabildikleri bir ekonomik yapı temin etmeleri mümkündür.
Biz Mekke ve Medine’yi kaybettik mi, kaybetmedik mi? Kimdik biz kaybetmiş olanlar? Müslümanlardık. Öyle değil mi? Yani Mekke ve Medine’yi Araplar mı kazandı?
Türkiye, Türklerin üstünlüğünün inkâr edilemeyeceği şartların alenen fark edildiği bir ülke haline gelmedikçe, içinde yaşanmaya değer bir ülke olamaz.
"İstiklâl Harbi öncesinde yağmalanması başarılamayan Türk toprakları, bugün bu tehlikeye maruz bırakılmış haldedir. Bunun da en parlak sloganı...
"Türkiye, kendini seçmiş isimsizlerin inşa ettikleri bir ülkedir. Bir ülke olarak Türkiye idame edecekse, kendini seçmiş isimsizlerin
İstiklâl Marşı'ndan öğreniyoruz ki Türk Milleti'ne Allah'ın va'dettiği günler var.
Bizim kendini bilen âlimlerimiz zamanında şunu söylemiştir: “Din esastır, devlet onun fer’i olarak kurulmuştur.”
"Türklük Sünnilik ve Hanefiliktir. Sünni olan 'Türklükle alakam yok' diyemiyor.
İnsanların basit birer alet olmadan yaşayabildikleri bir ekonomik yapı temin etmeleri mümkündür.
Biz Mekke ve Medine’yi kaybettik mi, kaybetmedik mi? Kimdik biz kaybetmiş olanlar? Müslümanlardık. Öyle değil mi? Yani Mekke ve Medine’yi Araplar mı kazandı?
Türkiye, Türklerin üstünlüğünün inkâr edilemeyeceği şartların alenen fark edildiği bir ülke haline gelmedikçe, içinde yaşanmaya değer bir ülke olamaz.
"İstiklâl Harbi öncesinde yağmalanması başarılamayan Türk toprakları, bugün bu tehlikeye maruz bırakılmış haldedir. Bunun da en parlak sloganı...