Niçin İstiklâl Marşımız kahraman ordumuza ithaf edilmiştir? Çünkü I. Cihan Harbi’nin sonu sayılan 1918’de küfr âlemi İslâm’ı bir siyasî teşkilât ve bir askerî güç olarak dünyadan sildiği, silebildiği inancıyla hareket ediyordu. Ordudan başka bu inanca yalnız Türk topraklarında değil, bütün dünyada karşı çıkarak direnen müessese kalmamıştı. Ordu küfre karşı paşalarıyla değil, mülâzımları (bunların en önemli kısmı da ihtiyattı) ve zabitlerin çarıklı erkân-ı harp diye alay ettikleri eratla, yani Mehmetçiklerle cihad etti. Biz Türkler bir Sivas Kongresi toplamamış olsaydık, bir İstiklâl Harbi vermemiş olsaydık şimdi İslâm’ın arz üzerinde ancak müzelik bir kıymetinden bahis açılabilecekti.
Kim bugün Türkiye’nin mevcut sınırları aleyhine bir işin içindedir; o Allah’la savaşıyor demektir.
"İstiklâl Marşı, 'eğer Müslüman vasıflarına sadık kalırsa, Türk milleti tarihten silinmeyecek' diyor.
Türkçede göğüs dediğimiz şeyin bir adı da “iman tahtası”dır. Biz Türkler bir şeye göğüs gerdiğimiz zaman zulmün, cehaletin, küfrün rağmına bir duruşu seçmiş oluruz.
Türkiye'de yaşayan herkeste bütün ülkenin aynı ruhla canlı kaldığına dair bir inanç vardı.
"Din gününü, hesap gününü hesaba katmadan da Müslümanlıkla iştigalimiz bahse konu edilebilir.
"Bugün geldiğimiz noktada, İstiklâl Harbi'nin mağlupları, İstiklâl Harbi'nin kazanılmış
Bizim topraklarımız Avrupa’da kapitalizmin, yani feodalizmin bağrında yetişen kapitalizmin doğmasına vesile olan topraklardır.