Niçin İstiklâl Marşımız kahraman ordumuza ithaf edilmiştir? Çünkü I. Cihan Harbi’nin sonu sayılan 1918’de küfr âlemi İslâm’ı bir siyasî teşkilât ve bir askerî güç olarak dünyadan sildiği, silebildiği inancıyla hareket ediyordu. Ordudan başka bu inanca yalnız Türk topraklarında değil, bütün dünyada karşı çıkarak direnen müessese kalmamıştı. Ordu küfre karşı paşalarıyla değil, mülâzımları (bunların en önemli kısmı da ihtiyattı) ve zabitlerin çarıklı erkân-ı harp diye alay ettikleri eratla, yani Mehmetçiklerle cihad etti. Biz Türkler bir Sivas Kongresi toplamamış olsaydık, bir İstiklâl Harbi vermemiş olsaydık şimdi İslâm’ın arz üzerinde ancak müzelik bir kıymetinden bahis açılabilecekti.
"Dünyada İslâm'ın bir istiklâl iddiasında bulunduğu yegâne ülke Türkiye'dir. Hiçbir ülkede İslâm'ın istiklâli uğruna idareye hâkim olmuş bir zümrenin mevcudiyeti bahis konusu değildir.
İslamiyet’in faidesine değil; onun istismar ve suistimaline talibiz cümlesi bariz bir metod olarak asırlardır yürürlüktedir.
Türk Milleti’nin önüne konan manialar Türk Milleti’nin mevcudiyetine işaret ediyor.
"Şerefimizi birilerine satmak üzere 'iman sahibi' olmayı gözeten insanlardan ayrıldığımız için
"1945 yılında Almanlar savaşı kaybettikleri zaman, Ernst Jünger’in tespit ettiği üzere
"Aslına bakarsanız, çok uğraşıp, zora girip didinerek yüksek bir şahsiyeti temsil etme menziline ulaşıldığı söylentisi doğru değildir.