İSMET ÖZEL KİTAPLARI
Papa yirmi birinci Hıristiyan yüzyılının ilk çeyreği sona ererken Türk topraklarına şöyle bir uğrayıp geçti mi? Hayır, öyle olmadı. Dünyanın her yerindeki Hıristiyanlar İsa aleyhisselâmın göğe ağışından bu yana kendi aralarında çok yönlü inanç çatışması içine düştüler. Papa’nın bizzat kendisi de bu çatışmanın göbeğinde yer aldı. Türk düşmanı olarak karşımızda ne Katolik, ne Ortodoks cemaati bulduk. Papalık idi Türklük aleyhine komploların içinde herkesten önde yer almaktan geri durmayan. Öyle olduğu için İsrail’in Gazze’de yaptıklarına soykırım adını vermekten imtina eden Papa’nın Orta-Doğu gezisi hiçbir surette hafife alınamaz. Gezinin İznik bölümü önceki Papa’nın vasiyeti imiş. Vasiyetin bir de Lübnan kısmı olduğunu ise hiç sanmıyorum.
Müslümanlar olarak bizi Papa’nın Türk topraklarına ve İznik Konsili hatırına yaptığı gezi itikadımız bakımından ilgilendiriyor. Hıristiyan ilâhiyatı Nasıralı İsa’nın ne miktarda ve ne bakımdan ilâh olduğunun münakaşa edildiği bir disiplin olarak vardır. Hıristiyanlar beş köşeli yıldızı Hz. Meryem’in bikrinin Tanrı’yı doğururken izale olduğunu işaret ettiği için bir Noel simgesi olarak kullanır. Müslümanlar da Hz. İsa’yı çoğu yerde “Meryem oğlu İsa” ibaresiyle anar. Giderek Resulullah Muhammed (SAV)’in “Benden sonra İsa gelir” dediği rivayet edilir. İlâhiyattır İsa’nın Tanrı’nın oğlu olup olmadığı hususunu tartışmağa açan. Tartışmaya daha Âdem’in yaratılışından itibaren son veren itikat ise İslâm itikadıdır. Nasıl?
Allah eşyanın ismini Hz. Âdem’e öğretti. Allah meleklerine Âdem’in bu donanımı dolayısıyla Âdem’e secde etmelerini emretti. Emre itaatsizlik eden İblis oldu. Emr-i bil mâruf nehy-i anil münker dışına çıkmanın şeytanlaşma başlangıcı olduğunu böylece öğrenmiş olduk. Bizleri yani dünya hayatında Resulullah Muhammed (SAV)’i görmemiş olan Müslümanları Kur’an-ı Kerîm’in indirilme vakıasının modern hayatın başlangıcına sebep olduğu bilgisine erdiren de budur. İblis özün varoluşa takaddüm ettiği görüşünün ilk temsilcisidir. İblis’e göre kendi özü ateşin aksettirdiği bir şeydi. Oysa Âdem’i Allah balçıktan yani ateşten daha düşük bir nesneden yaratmıştı. Yukarıdaki aşağıdakine secde edemezdi. Temel yanlış İblis ’in hadiseleri özü merkeze alarak yorumlayışındadır. İnsana yakışan ise vukuatın cereyanından ders çıkarmaktır. Âdem ile Havva kendilerine bahşedilen vasıfların kıymetini bilmedikleri için cennetten çıkarıldı. Yani insanlık dünya hayatında daha en baştan cennete yeniden kavuşmanın şartının Allah’ın rızasını kazanmakta olduğu bilgisiyle mücehhezdir. Allah bu bilgiyi Hz. Âdem’e hediye ettiği için meleklerine Âdem’e secde etmeleri emrini verdi. Âdem balçıkla vücut arasındayken “Hakikat-i Muhammedî” yaratıldı. Böylece Hz. Muhammed’in risaleti hürmetine beşeriyet basamağından insaniyet makamı seviyesine ulaşanların mesuliyet hudutları belirlenmiş oldu. Bu mesuliyet hudutları muvacehesinde İsa’nın öğretisine sadakatinden hiç şüphe edilmeyen İskenderiyeli Arius “İsa kimdir?” sualine “Senin benim gibi bir adam” cevabını vermiştir. Hz. İsa’nın sadece Allah’ın peygamberlerinden biri olduğunu insanlık Arius’tan öğrendi.
Türk halkının çoğu Allah’tan yardım isteyeceği zaman okuduklarının üç İhlas, bir Fatiha suresi olduğunu bilmez, bunun yerine Türk halkının bildiği “ üç Kulhuvallahi, bir Elham ”dır. Kulhuvallahi ile başlayan surenin Kur’an-ı Kerîm’deki adı İhlâs Suresidir. İhlâs halis itikadın özünü anlatır. İhlâs Suresi Müslümanın riyasızlığının, samimiyetinin, itikadındaki tamlığın, sevgisindeki doğruluğun dile getirildiği bir metindir. Gelin Balıkesir’li Hasan Basri Çantay’ın (bendeki nüshasına göre) Hicrî 1396, Milâdî 1976 tarihinde yayınlanmış “Kur’ân-ı Hakîm ve Meâl-i Kerîm” serlevhalı kitabının üçüncü cildinin 1231-1234 sayfalarında yayınlanan ifadelere bakalım:
“112 inci Sûre “El-İhlâs” Sûresi
(Besmele)
1- De ki: O Allahdır, bir tekdir,
2- Allahdır, sameddir
3- Doğurmamışdır, doğurulmamıştır O.
4- Hiçbir şey Onun dengi değildir.
“Fatiha” bir bakıma “Açılış” suresinde biz Müslümanlara doğru yolun Allah’ın gazabına uğramış veya azıp sapmışların yolu olmadığı öğretilir. Sure indirildikten sonra Hz. Muhammed’in ashabı ona “Bunlar kimlerdir?” sualini tevcih eder. Ashabın aldığı cevap "gazaba uğrayanlar Yahudiler, dalalette olanlar Hristiyanlardır." olacaktır. Bu cevabından dolayı Rasulullah’ın “ilk müfessir” unvanına kavuştuğu söylenir. Konumuz Papa’nın İznik ziyareti olduğundan size Kur’an-ı Kerîm’in Hıristiyanları niçin azıp sapmışlar zümresi saydığına dair düşüncelerimi aktaracağım.
Hıristiyanlık denince aklınıza bir dinden önce son şeklini çeşitli sebepler ki, bunlar siyasi, sosyal, ekonomik ve sair sebepler olabilir, yüzünden almış bir dünya görüşü gelmelidir. Hıristiyandır diye bildiğimiz insanlar temas ettikleri her kültürden etkilenmişlerdir. Grekleri Hıristiyanlık içine almak için Pavlus Yunan kültürünün sahip olmakla gurur duyduğu iki şeyi Hıristiyanlığın alâmeti farikası haline getirdi. Grekler o günlerde domuz çobanı olmakla övünür durumdaydılar. Yunanlı olmak insanın yaratıldığı şekle sadık kalması, vücutlarından bir şey eksiltmekten geri durmaları demekti. Bu yüzden sakalsız bir Antik Çağ Grek filozofunun heykeli karşınıza çıkmayacaktır. Günümüzde hâlâ domuz eti yemek ve Müslümanların “sünnet olma” diye tabir ettikleri işleme uğramamak Hıristiyan bilinmenin bariz işaretleri sayılmaktadır. İznik Konsili de siyasi bir sebeple, Roma İmparatorluğunun ikiden fazla parçalanmaya uğramasının önüne geçmek gayesiyle toplanmıştır.
İznik Konsili ’nin önemi sayıları dolaşımda bazılarına göre dört yüzü bulan İncillerin veyahut Ahdi Cedidin Matta, Markos, Luka, Yuhanna olmak üzere dörde indirilmesinden doğmuyor. Hıristiyanlığın sarahati ve fesahati İznik Konsili ‘nin umurunda değildi. Ruhban zümresinin sarih ve fasih bir inanç peşinde olduklarını hiç sanmıyorum. Mesele İsa’nın Rabb olup olmadığında düğümleniyordu. Öğretisine sıkı bağlılığı yüzünden İsa’nın rububiyetini ve ulûhiyetini inkâr eden Arius Konsil neticesinde hem aforoz, hem sürgün edildi. Arianism Hıristiyan dünyasında sanıldığının aksine çok çeşitli ve yaygındı. Batı Roma’nın barbar akınları altında son bulduğu doğrudur. Gözden saklanan bu barbarların putperest olmayıp farklı Arianist unsurlar olduğudur. Katolik kilisesinin ilk Haçlı seferini Bogomillerin uzantısı olarak bildiğimiz Katharlara karşı düzenlediğini ve Teslis fikrini reddedenleri çok kanlı bir biçimde bastırdığını aklımızın bir köşesinde bulundurmamız lâzım. Arius ruhbanları başka bir şeyle değil, yürüttüğü mantıkla korkuttu: İsa doğmadan önce vaziyet ne merkezdeydi? Teslis inancına sahip çıkmak, İsa’yı Rabb saymak en güzel isimlerin sahibi olan Allah’a kulluk etmenin önündeki en büyük engeldir.
İsmet Özel, 20 Cemaziyelahir 1447 (10 Aralık 2025)
İkaz: Her hakkı mahfuzdur. Bu sebeple yazının bütün olarak bu sayfadan başka bir yerde neşredilmesi yasaktır. Ancak kaynak gösterilmesi (İstiklâl Marşı Derneği internet portalinde yer aldığının ifade edilmesi) ve bu sayfaya doğrudan aktif bağlantı verilmesi şartıyla yazının kısa bir bölümü iktibas edilebilir. Eser sahibinin tayin ettiği usule bağlı kalmak suretiyle bu yazının her türlü neşri, 5846 sayılı Kanun hükümlerine tabidir.
Fahri Genel Başkanımız Şair İsmet Özel'in okurken hem sağdan hem soldan başlanan kitaplarının sekizincisi olan “İSLÂMLA DAMGALANMIŞ VAROLUŞ” neşrolundu.
Şimdi diyoruz ki dünyada mali hegemonya olarak işleyen bir sistem var. Bu sistem bütün insanları kendi emrinde çalıştırıyor.
İçinde iki CD ile ciltli olarak sunulan Erbain'in bu hususi baskısı bütün


