İstiklâl Marşı Derneği’nin mevcudiyetinin izahı şuradır: Biz diyoruz ki “İstiklâl Marşı metni 1921 yılında millî marş olarak kabul edildi. Aynı yılın müteakip aylarında Sakarya Meydan Muharebesi Türkler tarafından kazanıldı. İstiklâl Marşı’nın gayesinin sadece bu olduğu görüşüyle İstiklâl Marşı rafa kaldırıldı.” Yani Sakarya Meydan Muharebesi’nden sonra İstiklâl Marşı sanki bir vitrin malı gibi algılandı; ne dediğine hiç kimse kulak vermedi. Tam tersine İstiklâl Marşı’nın aleyhine bir yönetim tarzı uygulamaya kondu. Bunu da sekiz senedir söylüyoruz: “İstiklâl Marşı ‘Bu ezanlar ki şehâdetleri dînin temeli/ Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli’ diyor. Halbuki Türkiye’de ezan on sekiz sene yasaklanabildi. İstiklâl Marşı eğer rafa kaldırılmamış olsaydı bunu yapmaya kimsenin gücü yetmezdi. Ama yetti birilerinin gücü ve Türkiye çok partili seçim dönemine girdiği zaman ezanını geri alabildi.”
"Dünya mı, Türkiye mi, hangisini feda edeceğiz? Türkiye'ye karşı dünyayı tercih etmek itikadi olarak
Kim bugün Türkiye’nin mevcut sınırları aleyhine bir işin içindedir; o Allah’la savaşıyor demektir.
1982 Anayasası’nda İstiklâl Marşı’nın zikredilmesinin bir tek açıklaması olabilir: İstiklâl Marşı’nda dile getirilen şeylerin mevcudiyetinin ortadan kalkması tehlikesi barizdir.
"Direniş ve atılımla neyi kastediyoruz? Direniş sahası 780 bin kilometrekarelik Türkiye topraklarıdır.
"Aklımızın bir başka yerimizde değil de, başımızda olması esastır. Etrafınıza bakın; aklı midesindeki insanlar ciddiye alınmak için deli taklidi yapıyor.
"Millet hayatı için arkamızı birbirimize dayamamız lazım. Ama arkamızı dünyaya yaslamışsak,
“Eğer Türkler Sakarya Meydan Muharebesi’ni zaferle sonuçlandırmamış olsaydı Anadolu’da bir tek Müslüman bırakmayacaklardı.”
"Ortaya yalınkılıç ne Türkiye'yi ne dünyayı kurtarmak üzere atılıyoruz. Hatta Türkiye'nin başına gelmekte olan felaketin anlaşılabileceği konusunda bile umutlu değiliz.