"Biz Hz. Adem (as)'den beri gelen, esası Allah'a teslimiyet olan dine mensup olmakla kendimizi huzur içinde hissediyoruz. Gayri müslim demek Allah'ın iradesi karşısında cüz'î de olsa bir irade hevesinde olan demektir. Bugün 'Müslümanım' diyen insanlar Yahudilerin ve Hıristiyanların onlara, 'İslâm budur' diye öğrettikleri şeyin içinde olmaktan rahatsız değiller."
Yani insanlar yaptıkları her şeyde “bu Türkiye için” diyebiliyorlarsa, Türkiye’nin dünyada herkesin “vay canına” diyebileceği bir ülke olmasına mani olacak hiçbir şey yok.
"Türkiye'de insan olmanın, insanın şerefini temsil etmenin bir yolunu bulmamız gerekiyor.
Şu anda da eğer insanlar Müslümanlığını, "yerine başka bir şey konamaz bir değer" ...
Bize lazım olan şey Türkiye’nin hiçbir dünya gücü karşısında el öpen yalvaran bir pozisyonda olmadığının izharıdır.
İstiklâl Marşı Türk milletinin geleceğinin karartılamayacağı konusunda hem bir vaat, hem bir teçhizat, hatta mühimmat olarak düşünülmüştür.
"Türkiye'de İstiklâl Harbi'nin intikamını almak isteyenler ve İstiklâl Harbi'nin kaymağını yiyenler;
İnsanların basit birer alet olmadan yaşayabildikleri bir ekonomik yapı temin etmeleri mümkündür.
İstiklâl Marşı, İstiklâl Harbi’nden önce ve onun kazanılması için yazıldı; buna bir katkı ya da destek olmak üzere yazıldı. Yoksa işler bittikten sonra hikâye olsun diye değil.