DÜNYAYA BİR MADİK ATMAK
İSMET ÖZEL
.

“Kavanoz dipli dünya, pıtraklı memleket.” Bir Türk deyimi bu. Türklerin adlandırmada ne kadar hünerli olduklarını gösteriyor. Türklerin adlandırmadan başka hünerleri yok mu? Olmaz mı? Elbette var. Meselâ ben Almanya’nın Bochum şehrine yaptığım bir ziyaret sırasında beynelmilel görüşmelerde +90 kod numarasının bu şehrin umuma açık telefonlarında kullanılamadığını görmüştüm. Yani o günlerde Bochum’da yaşayan Türkler ne yaptılarsa jetonla yapılan konuşmalarla Türkiye ile para harcamadan telefon irtibatı kurma yolunu keşfetmişler. Bu keşfin farkına varan Almanlar böyle bir tedbir almak mecburiyeti duymuşlar. Durumun değişip değişmediğini, değiştiyse bunun ne zaman vuku bulduğunu bilmiyorum. İşleyen mekanizmaların zaaflarını keşif bahsinde Türkler çok ileridedir. Fakat şu husus gözünüzden kaçmasın: Türkler, belki bütün milletler gibi, düzeni bozmuyor; sadece kendi çıkarlarına yarar hale getiriyor. 

Karl Marx’ın Charles Darwin’e bir mektup yazarak “Senin biologi sahasında yaptığını sosyal ilimler sahasında ben gerçekleştireceğim” mealinde bir şeyler söylediği ve fakat bu mektuba bir cevap alamadığı dile getirilmiştir. Hem Darwin’in bilim çevrelerindeki etkisi ve hem de Marx’ı şemsiye olarak kullanan siyasi yapıların bugün artık tarihin değerlendirme sahasında yerlerini bulmuş olmaları bize bir şey öğretmelidir. Hıristiyanların XVII. yüzyılından itibaren bütün dünyada itibara kavuşan “pozitif” bilimler ve İkinci Cihan Harbi ertesinde felsefenin koltuk değnekleriyle varlığını kabul ettiren “sosyal” bilimler rakamla ifade edilme hususunda bir müşterek saha edinmişlerdir. Yani insanlar sayılabilen şeyleri bilim alanında kabul etmeğe şartlandırılmışlardır. Sayıya gelmeyen ve insanlardan koparılamayan bir şey var: Koku. İyi kokunun insanlara açtığı geniş bir saha var: Temizlik.

Eğer ABD’de yaşıyor ve işsiz kalmak istemiyorsanız temizliğinize dikkat etmeliymişsiniz. Hiçbir Amerikalı yanında vücut kirliliğinden doğan kokuyu ortaya salan bir insanı çalıştırmak istemezmiş. ABD’de başarılı olmağı temiz olmağa bağlayanlar da var. Nasıl olduysa temizliğin etkisiyle sayıların etkisi bir anlaşma yolu bulmuşlar ve biz dünya ahalisi modernizmin kölesi olmaktan belki bu yüzden gocunmamışız. İşin ilginç tarafı modernizmin kölesi olmakla dünyaya bir madik atmak arasında bir ittifak var. Modernizm adını verdiğimiz vakıa köleliği nimet bilenlere kucak açıyor. Teknologinin zaaflarına teknologiye vakıf olanlar şıpın işi erişiyor. Bu da dünyaya madik atmağı kolaylaştırıyor. Çin’i düşünün yıllar yılı fukaralığıyla dikkat çeken bu “Halk Cumhuriyeti” inanılmaz derecede pahalı transferlere imza atıyor, görünüşe göre harikalar yaratıyor. Hiç kimse ABD’nin kurulduğu günden bu yana Çin topraklarına müstemleke muamelesi yaptığına servetinin dikkate değer bir kısmını bu ülkeye borçlu olduğuna dikkat etmiyor. Çince konuşuyorsanız ABD demek için kullandığınız ifade “Güzel Ülke” olacaktır.

Eğer ABD güzel ülke ise bütün ülkeler ne yapıp edip güzelleşmenin bir yolunu bulmak zorundadır. Hayır, ABD güzel bir ülke olmak şöyle dursun dünyanın olduğu kadar Avrupalıların yeni kıta dedikleri toprakların da en çirkin ülkesidir. Meselâ ABD vatandaşları güzellikten Meksika kadar bile nasiplerini alamamışlardır. Kapitalizm ABD sayesinde kendine yerküre üzerinde bir vatan edinebilmiştir. Thomas Jefferson aydınlara kıta Avrupa’sından fiilen kâr getirmeyen hiçbir şeyi yeni kıtaya taşımama talimatı vermiştir. Bu yüzden ABD’de “oda müziği” yoktur. Giderek Amerikan kültürünün hiçbir insanî değer ihtiva etmediğini iddia edebiliriz. Üzerinde güneş batmayan imparatorluk dünyadaki mali hegemonyanın olduğu kadar kafiyenin de hatırına “sound as a pound” tabirini uydurmuştur. Gel gelelim kaba Amerikalı kafiyenin hatırını saymamış ve andığım tabiri “sound as a dollar” şekline çevirmiştir. Dolar hâkimiyeti en başından beri gücünü müstemlekeciliğe değil, serbest ticaret ilkesine bağlamıştır. Bir koloni olmaktan sıyrılarak bağımsız bir ülke durumuna yükselmek ABD’yi buna mecbur etmiştir. Müstemlekecilikle gerektiğinde açık, gerektiğinde gizli mücadeleden geri durmamış ve hürriyet havarisi rolünü oynamaktan zevk duymuştur. Öyle ki, siyasal İslâm kendini ABD’nin kanatları altında emniyette hissetmiştir.

Dünya tarihi ibaresini münasip sayanlar Amerikalının bir WASP (White, Anglo-Saxon, Protestant) olduğunu bilir. Müstemlekeciliğin ne olduğunu bilenler Başkanlık mevkiini işgal etmiş Obama’nın tahammül edilemeyecek (less White) bir karikatür olduğunu da bilir. Malcolm X kendisinin bir Amerikalı olmadığını ileri sürmüştür. “Ben”, diyor “Amerikan rüyasına kurban edilmiş yirmi iki milyon kara insandan biriyim”. Avrupalıların keşfettiklerini sandığı toprakların sahibi bir insan türü var mıydı? Vatanı Amerika olan Kızılderililerden bahsetmek ne derecede mantıklıdır? Hiçbir derecede. Yeni Kıta’ya yerleşenler Kızılderili öldürerek rütbe sahibi oluyor ve Kızılderili öldürmemiş olanlara hükmediyordu. Uzun süre Kızılderililere mülkiyet hakkı bile verilmemiştir. Sadece kovboyluk değil, gangsterlik de ABD’de vatandaşlık kültürünün meşru bir parçasıydı. Uzun sözün kısası Amerikalı olmak dünyaya bir madik atmış olmanın bir başka adıydı.

İsmet Özel, 6 Şevval 1444 (26 Nisan 2023)


İkaz: Her hakkı mahfuzdur. Bu sebeple yazının bütün olarak bu sayfadan başka bir yerde neşredilmesi yasaktır. Ancak kaynak gösterilmesi (İstiklâl Marşı Derneği internet portalinde yer aldığının ifade edilmesi) ve bu sayfaya doğrudan aktif bağlantı verilmesi şartıyla yazının kısa bir bölümü iktibas edilebilir. Eser sahibinin tayin ettiği usule bağlı kalmak suretiyle bu yazının her türlü neşri, 5846 sayılı Kanun hükümlerine tabidir.