TARİH BİR SAMAN ÇÖPÜ MÜDÜR?
İSMET ÖZEL
.

Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki talebeliğim sırasında bir dönem bize sosyologi derslerini Amerikalı Profesör Zimmermann vermişti. Kürsüde İngilizce konuşur ve onun tercümanlığını Mete Tunçay yapardı. Bu derslerden şimdiye aklımda bir şey kaldı: Karbon 14. Bu kelimeli ve rakamlı söyleyiş sonradan defalarca karşıma çıktı. Derslerde anlatıldığına göre bitki olsun hayvan olsun bütün canlılar vücutlarında belli bir miktarda Karbon 14 taşır. Karbon 14 canlının bu dünyadaki ömrü sona erdiği zaman belli bir hızla azalmağa başlar. Her organik varlığın kaç zamanda ne kadar Karbon 14 kaybettiği bilinmektedir. Bu sayede şimdiye kadar birçok sahtekârlık ortaya çıkmıştır. Hz. İsa’nın eşyası olduğu iddia edilen kumaştan yapılma bir nesnenin XIV. yüzyıla ait olduğu bilgisini böylece edindik. “Göbekli Tepe” nin on iki bin yıl öncesine ait olduğu büyük bir ihtimalle Karbon 14’e bakılarak tespit edilmiştir. Bu tespitin yapıldığı günlerde tarihle tarih öncesi ayrımının keyfiliği dikkat çekmişti. Tarihi yine yazının icadıyla başlatsak bile dönemleri adlandırırken varsaydığımız rakamların hepsi gerçeği yansıtmaktan çok uzaktı. Sosyal Bilimler alanında tedrisatı büyük ölçüde gözden geçirmek, giderek bilimin dayanaklarını sorgulamak gerekiyordu. Bu yapılmadı. Böyle bir şeye yeltenen bir ülke bile çıkmadı. Yani yalana yaslanmanın rahatlığını terk etmek kimsenin işine gelmedi.

Yalana yaslanma denilince Türkiye Cumhuriyeti’ne tâbi olmak ağırıma gidiyor. Günlük hayatımız ancak her türlü yalanı tabii karşıladığımız zaman normal akışında sayılıyor. En yakın geçmişimizde sahtelik en makbul yeri işgal ediyor. Günlük hayatımız bize tarihin bir saman çöpü olmadığını gösteriyor. Fiyat hareketlerinin her birinin herkesi ilgilendiren birer dayanağı var. Benim ısrarla anlaşılmasını beklediğim husus müstemlekecilik siyasetinin bize bu günü hazırladığıdır. Avrupa istimlâk ettiği toprak parçalarını hem maddi, hem manevi değerleri itibariyle iliklerine kadar istismar etti. ABD müstemleke edinme siyasetinde geri kaldığı için ticaretin elini kolunu rahatlatma yolunu benimsedi. Müstemlekecilere karşı çıkışı açıkça ve gizlice destekledi. Bu politika onun bütün dünyayı haraca kesmesini kolaylaştırdı.

Şimdi oyun apaçık oynandığı halde dünyadan umulan tepki gelmiyor. Niçin? Çünkü beynelmilel ticaretin bildiğimiz ve bilmediğimiz şartları var. Bundan on sene kadar önce iletişim metninizde Sudan veya Afganistan kelimeleri geçiyorsa gönderdiğiniz nakit ne yerine ulaşabiliyor, ne de paranızı geri alabiliyordunuz. Bu gerçeği temas ettiğim insanlardan öğrendim. İş sanıldığından çok daha vahimdi ve işin ihmale gelir bir tarafıydı bu. Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu ve Dünya Ticaret Örgütü çok daha kapsayıcı kararlar alıyor ve uyguluyor. Millî hudutlarınız dışında ticaret için aklınıza hiç gelmeyecek kısıtlamalar altındasınız. Annesinin ameliyatına gitmeyip taraftarı olduğu takımın maçına gitmekle övünen insanlarla birlikte yaşıyoruz. Demek ki günlük hayatımızı bir çöplük olmaktan çıkarmamızdan daha öncelikli bir görevimiz yok.

İsmet Özel, 22 Şevval 1445 (1 Mayıs 2024)


İkaz: Her hakkı mahfuzdur. Bu sebeple yazının bütün olarak bu sayfadan başka bir yerde neşredilmesi yasaktır. Ancak kaynak gösterilmesi (İstiklâl Marşı Derneği internet portalinde yer aldığının ifade edilmesi) ve bu sayfaya doğrudan aktif bağlantı verilmesi şartıyla yazının kısa bir bölümü iktibas edilebilir. Eser sahibinin tayin ettiği usule bağlı kalmak suretiyle bu yazının her türlü neşri, 5846 sayılı Kanun hükümlerine tabidir.