İMTİHAN YERİ
İSMET ÖZEL
.

Dünya neresidir? Bu suale Müslümanların verdiği cevabın “imtihan yeri ” olması gerekiyor. Çünkü Müslümanlar dünyaya Allah tarafından kalubelada verdikleri söze sadık kalıp kalmadıklarının görülmesi için gönderilmişlerdir. Yaşamadığını herkesin bildiği ve fakat yaşadığı farz edilen Murphy’e atfedilen bir söz vardır: “Hoşumuza giden şeyler ya dine ve/veya ahlaka aykırıdır veya şişmanlatır.” Ruhunu dünya hâkimiyetinin bedeli olarak şeytana satanların inşa ettiği medeniyette Allah’a hesap verme fikri çağlar boyunca ya mütemadiyen ikinci plana itiliyor veya mahiyet değiştiriyor. Kâfirler hayatlarında ne dünyanın imtihan yeri olduğu kavrayışına esaslı bir yer ayırıyor, ne de dünyanın ahiretin tarlası olduğu fikriyle hareket ediyor.

Türk milleti olarak imtihan edildiğimiz şeylerin başında “Misâk-ı Millî” gelir. Her Türk batıda Selanik’te başlayıp Varna’da sona eren, kuzeyde Batum’u, güneyde Musul vilayetini ve güney-batıda Halep’i içine alan hudutların millî sözleşmeyle tayin edilmiş hudutlar olduğunu bilmek, akıl erdirmek zorundadır. Misâk-ı Millî üzerine Meclis-i Mebusan yemin etmeden önce Beşiktaş Jimnastik Kulübü Balkan topraklarının yeniden ele geçirildiği güne kadar armasındaki kırmızı rengi matem rengi olan siyaha çevrilmesine karar vermiştir. Bunlar Misâk-ı Millî ile ilgili başlangıç bilgileridir. Üzerine eğildiğimizde Türklerin ne büyük haksızlıklara maruz bırakıldığını göreceğiz. Türk tarihi hakkında doğru bilgi edinmek işin girişindedir. Elimizi kaldırılacak taşın altına koymanın asıl vazifemiz olduğu bilinci haylidir bizi bekliyor.

Türklüğü izah eden şey atalarımızın genetik yapısı değil, Türk vatanı, vatanın bilhassa kendisidir. Yani zamanında Türk şahsiyeti olarak tecessüm eden şey vatan hassasiyetinin bir mahsulüdür. Vatanı inşa edenler, bu yaptıklarını Bizans topraklarını Dar-ül İslâm haline getirmek suretiyle başarmışlardır. Vatanımızdan İslâm diyarına yakışmayan her şeyi söküp attık. Vatanın her beldesinde türküler yaktık. Bu yüzden Türkülerimiz ne kadar Türk ise, bizim de o kadar Türk olduğumuzu söyleyebiliyoruz. Türklüğün tarihi bir rol olması hasebiyle Misak-ı Millî bir yükümlülüktür. Bir yandan Misâk-ı Millî yokmuş gibi hareket edip, diğer yandan elimizi taşın altına koyamayız.

Türk topraklarında Türk hâkimiyeti ibaresi bir kekeleme gibi duruyor. Neden? Çünkü küfür âlemi Osmanlı yönetiminin bir despotluktan ibaret olduğunu ilk mektep sıralarından itibaren zihinlere kazımıştır. Mesele hiç de Batılıların bildiği ve öğrettiği gibi değildir. Biz Türkler Anadolu’ya ve Rumeli’ne Türk gaza fikrini yerleştirerek Bizans hâkimiyetine son verdik. Oysa Avrupa tarihi taht kavgalarıyla tıka basa doludur. Şehit kanıyla bezendiği için İstiklâl Marşı’nda “cennet vatan” olarak anılan Misâk-ı Millî hudutları M.S. 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı sırada Türk ordusunun vaziyet ettiği alanı işaret etmektedir.

Cumhuriyet tarihimiz ve bütün Türk tarihi yeniden tahkik ve tetkik edilmelidir. Günümüzün bazı çevreleri İsrail saldırganlığının Nil’den Fırat’a vaat edilmiş toprakları kapsayacağını endişe konusu ediyor. Yani Türkleri kendi topraklarını savunmağa davet ediyor. Oysa Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi sınırları Misâk-ı Millî ’den en çok taviz veren kadroya emanet edilmiştir. Dikkatinizi çekerim: Lozan’da harp tazminatı olarak Türkiye’ye bırakılan Karaağaç Meriç nehri batısındadır. Selânik’te Mustafa Kemal’in doğduğu ev bahanesiyle korunan evde Türk bayrağı asılıdır. Türk bayrağının asılı olduğu bir başka yer de kuzeye doğru yeri defalarca değiştirilen Süleyman Şah türbesidir. Bütün bunlar cennet vatanın hangi sınırları içine aldığı bilinmesine rağmen Türk siyasetinin Dünya Sistemi ile uzlaşması doğrultusunda yürütüldüğünün göstergesidir. Alnı açık ve başı dik bir Türk siyaseti yerine Duyun-u Umumiye’yi reddetmesine rağmen kendini müstemleke haline getirmekten istifade edebileceğini uman bir gerilik meriyetini koruyor.

İsmet Özel, 13 Rebiülahir 1446 (16 Ekim 2024)


İkaz: Her hakkı mahfuzdur. Bu sebeple yazının bütün olarak bu sayfadan başka bir yerde neşredilmesi yasaktır. Ancak kaynak gösterilmesi (İstiklâl Marşı Derneği internet portalinde yer aldığının ifade edilmesi) ve bu sayfaya doğrudan aktif bağlantı verilmesi şartıyla yazının kısa bir bölümü iktibas edilebilir. Eser sahibinin tayin ettiği usule bağlı kalmak suretiyle bu yazının her türlü neşri, 5846 sayılı Kanun hükümlerine tabidir.