"İstiklâl Marşı’nın nasıl söyleneceğini bilmiyoruz."

İstiklâl Marşı’nı O Musiki İle Söylerseniz Bütün Vurguların, Bütün İşaret Edilen Fikrî Esasların Temayüz Ettiğini Görürsünüz

İstiklâl Marşı baştan sona 41 mısra boyunca bir şey söylüyor. Bunu acaba kime söylüyor? Bütün mesele bu. Yani “Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı” dediğin zaman insan buradan kendisine hitap edildiğini anlamıyorsa, bu kimseye zaten İstiklâl Marşı’nı izah etmemizin hiçbir faydası yoktur. O yüzden İstiklâl Marşı’nın baştan anlaşılması lazım. Değil mi? Biz İstiklâl Marşı’nı niye anlayamıyoruz? Çünkü İstiklâl Marşı’nın nasıl söyleneceğini bilmiyoruz. İstiklâl Marşı’nın nasıl yazıldığını ben keşfettim. Eğer İstiklâl Marşı kendi bestesi ile, yani yazıldığı beste ile söylenebilirse onu anlamamak mümkün değil. Şimdi bizim Arapça sözlerini bildiğimiz, ilahî gibi okunan ve bize hicret sırasında Rasulullah’ın Medine’ye girerken Medinelilerin Ona hitaben söylediklerini rivayet ettikleri bir metin var, ‘taleal bedru’ diye başlayan. Öğrendiğimize göre bu sözlerin hangi sözler olduğu bilinirmiş, fakat hangi melodi ile söylendiği yüzyıllardan beri bilinmiyormuş. Hangi melodi ile söylendiğini bizim Mekke’de koleradan ölen bestecimiz Dede Efendi rüyasında görmüş. Ve o sözlerin üzerine bir müzik yazmış, sonraları bizler bunu Ümmügülsüm’ün bir şarkısı sandık. Çünkü biliyorsunuz bizim bayram tekbirimiz, salâvatımız da bütün Arap ülkelerine gitmiştir. Yani 17. Yüzyılda Itrî’nin bestelediği şey sanki oralarda doğmuş gibi algılanır, öyle bilinir. Bu da tıpkı onun gibi Ümmügülsüm’ün şarkısı sanırlar “taleal bedru”yu. Hâlbuki bu Dede Efendi’nin rüyasında gördüğü bir şeydir. Mehmet Âkif merhum İstiklâl Marşı’nı İstiklâl Marşı olarak yazdığı için, bunun makamla söylenen bir şey olacağını bildiği için, -zaten aruzla yazılmış bir şey- ben öyle tahmin ediyorum ki ya da benim içime öyle doğdu ki bu müziğin üstüne yazdı Mehmet Âkif. Ve böyle bir metin doğdu. Dediğim gibi metin müziği ile doğdu. Ama bunu kimse bilmiyor. Böyle bir şeyi de belki gericilik damgası yememek için hiç kimse öne çıkaramadı. Ama eğer İstiklâl Marşı’nı o musiki ile söylerseniz bütün vurguların, bütün işaret edilen fikrî esasların temayüz ettiğini görürsünüz.

İsmet Özel, Bir Seneye Neler Sığdı?, Birinci Sene-i Devriye, 1 Mart 2008, İstanbul

ERİMEZSEN ERİTİRSİN

Türk demokrasisinde Müslümanlar, merkezî yeri işgal ediyor. Yahut eğer Türkiye’de demokratik bir rejim sözkonusu ise, bu rejimin, üzerine nakış işlenen kumaşı Müslümanlıktır.

TÜRK MİLLETİNİN ÖNÜNE BİR TEK HEDEF BİLE KONMAMIŞTIR

Biz İstiklâl Marşı Derneği olarak kurulduğumuz günden itibaren şunu söylüyoruz: İslâm’ın içinde hiçbir kötülük yoktur ama İslâm’ın dışında hiçbir iyilik yoktur! “Bunu gâvurlar daha iyi yapıyor” dediğiniz zaman İslâm’ın dışında bir iyilik arıyorsunuz demektir.

RAMAZAN AYI MÜSLÜMANA ORUCUN FARZ OLDUĞUNU HATIRLAMAKSIZIN VE HATIRLATMAKSIZIN GEÇİYOR

“Namaz İnsanı Kılar” başlıklı bir yazı yazdım. Maksadım zekâmın parlaklığını ispat etmek değildi. Yazdıklarımı beni kendilerinden bilerek okuyanlar bu ifadenin hangi düşüncelere tekabül ettiğini öğrenmiş oldu.

İstiklâl Marşı Latin Hurufatıyla Kaleme Alınmadı.

İstiklâl Marşı Latin Hurufatıyla Kaleme Alınmadı.

Biz İstiklâl Marşı Derneği’yiz. Nasıl Yazıldıysa Öyle!

Kur’an-ı Kerim’in Nazil Olmasının İnsanlık Bakımından Önemi Nedir?

Dünya tarihinde, insanlık tarihinde iki büyük kırılma var. Birisi Kur’an-ı Kerim’in nazil olması, diğeri bugün Türkiye toprakları dediğimiz yerin darü’l-İslâm hale gelmesi. Bunları bir anlamamız lâzım. Kur’an-ı Kerim’in nazil olmasının insanlık bakımından önemi nedir?

Hangi Ümidin Taşındığı İstiklâl Marşı'ndan Öğrenilebilir

- Bir dernek kurmayı ne zaman düşündünüz? Süreci biraz anlatır mısınız?

- Bir sual işaretiyle dile getirdiğiniz bu ifade beni neye cevap vereceğim hususunda tereddüde düşürdü. Merakım şu: Bana iki soru mu sordunuz; yoksa ortada bir soru var da, siz sorunun iki safhada cevaplandırılmasına mı talipsiniz? Bir “lâhavle...” çekip cevap teminine gayret edeceğim; söylediklerimin sizin öğrenmek istediklerinizden hangisine uyduğuna karar vermek okuyana kalmış.

Kür Tale Viame Leka Dın

Önce kadınlığın, ameleliğin, Aleviliğin, Kürtlüğün ortaya nasıl iseler öyle çıkmadığını, çıkarılmadığını ve dikkatlerin kadınlar, ameleler, Aleviler, Kürtler bakımından iyi olanın hangisi olduğuna çevrilmediğini vurgulamamız gerek.

LA İLÂHE’NİN LA’SI

Bizi cehennem ateşinden kurtaracağına inandığımız söz “la” ile bir olumsuzlamayla başlar. Bu demektir ki insanoğlunun dünyada geçen hayatı varlıkla yokluk arasındaki sınırın nereden geçtiğini bilmekle şartlandırılmıştır.