Biz İstiklâl Marşı Derneği olarak toplantılarımıza Bayram Tekbiri olarak da bilinen Teşrik Tekbiri ile başlıyoruz, arkasından Salât-ı Ümmiye getiriyoruz. Arkasından da İstiklâl Marşı’nı orijinal bestesiyle söylüyoruz. Bugün mekteplerde, resmî dairelerde, spor karşılaşmalarında İstiklâl Marşı’nın söyleniş tarzı, bestesi İstiklâl Marşı’nda neler söylendiğine dikkat edilmemesi için, neler söylendiğinin anlaşılmaması için yapılmış bir şeydir. İnsanlar; “Korkma sönmez bu şafak!” diye bir şey söylüyorlar. Bunda da Türkiye’deki müesses nizamın gücünün kabulü fikrinden başka hiçbir şey yok.
İstiklâl Marşı nasıl doğmuştur? Ne mânâ ifade eder ve millete nasıl bir vazife yükler? Bunlar günümüzde söylenen besteyle anlaşılan şeyler değil. Aslında bu bizim son İstiklâl Marşı’mızdır. Bu İstiklâl Marşı kaybedildiği takdirde bu topraklarda bir millet hayatı bahis konusu olmayacaktır. Ama daha önce, 17. Hıristiyan asrında Buhurizâde Mustafa Itri Efendi –sanıyorum ki efendidir. Çünkü “efendi”lik Osmanlı devlet idaresinde bir memuriyetin adıdır. Onun için “Bâki Efendi” deriz. Çünkü “Bâki Efendi”dir resmî makamı itibariyle. “Fuzuli Efendi” denmez çünkü Fuzuli devlet memuru değildir. Efendilik böyle hususi bir derece -Tekbir ve Salavatı bestelemiş olan sanatçıdır. 17. Hıristiyan asrında Osmanlı Devleti’nin artık zevâle başladığı ve eğer bir şey kurtarılabilecekse bunun ancak millet hayatıyla mümkün olabileceği şuuru 17. Hıristiyan asrında Itri’nin uhdesinde olduğu için hem Tekbiri hem de Salavat’ı bestelemiştir. Bu bütün İslâm âleminde kabul görmüş bir şeydir. Yani bütün Ümmet-i Muhammed’in tek bir millet olduğunu anlatan bir şeydir. Bizim asıl İstiklâl Marşı’mız Tekbir ve Salavat’tır.
İsmet Özel, Her Ferdimize İstiklâl, 23 Kasım 2013, Mardin-Kızıltepe
Bizi cehennem ateşinden kurtaracağına inandığımız söz “la” ile bir olumsuzlamayla başlar. Bu demektir ki insanoğlunun dünyada geçen hayatı varlıkla yokluk arasındaki sınırın nereden geçtiğini bilmekle şartlandırılmıştır.
Ben 1944 doğumluyum ve 1950 yılında ilkokula başladım. Ben doğduğum sırada Amerikan askerleri Almanya’yı işgal etmek üzere Almanya sınırını geçmekteydiler.
Şimdi, sapık düşünceyi bize geçerli düşünce olarak kazıklamak isteyen insanlar dünya şartlarının neleri bize yaptırdığını gözümüze sokmaya çalışırlar. Türkiye Cumhuriyeti, İstiklâl Marşı yazıldığı ve meclis tarafından kabul edildiği zaman yoktu.
- Bir dernek kurmayı ne zaman düşündünüz? Süreci biraz anlatır mısınız?
- Bir sual işaretiyle dile getirdiğiniz bu ifade beni neye cevap vereceğim hususunda tereddüde düşürdü. Merakım şu: Bana iki soru mu sordunuz; yoksa ortada bir soru var da, siz sorunun iki safhada cevaplandırılmasına mı talipsiniz? Bir “lâhavle...” çekip cevap teminine gayret edeceğim; söylediklerimin sizin öğrenmek istediklerinizden hangisine uyduğuna karar vermek okuyana kalmış.
Türklük bir ırk meselesi değil. Yani Türk lâfzının doğuş zamanından şimdiki zamana kadar hiç kimsenin eline Türklüğü soy sop davasıyla ileri götürme gücü geçmemiştir.
İstiklâl Marşı’nın rüyayla irtibatı vardır. Şunu İstiklâl Marşı’na itiraz edenler de sık sık dile getirirler: Derler ki, İstiklâl Marşı’nda iki dil var, iki farklı üslup var. Bu gerçekten de böyledir.
Hükümranlığı altında bulunduğumuz medeniyet çerçevesinde erkekler günlük hayatlarını sürdürmekte iken Müslüman kimliklerini dışa vurmak mecburiyeti altında kalmıyorlar.


