“O bayrak Mekke Kalesi’nde dalgalanıyordu. O bayrağın burada dalgalanması, Mekke Kalesi’nde dalga- lanmamasının yerini tutan bir şeydir. “O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak / O benimdir, o benim milletimindir ancak” derken doğrudan doğruya gönderme Mekke Kalesi’ne. İstiklâl Marşı yazıldığı sırada Mekke Kalesi’nde Türk bayrağı dalgalanmıyordu. “Bizim burada bu bayrak hâlâ dalgalanıyor. Mekke’de dalgalandıramadığınız bayrak burada.” demektir”
İsmet Özel, Anayasa’dan İstiklâl Marşı Çıkmaz, İstiklâl Marşı’ndan Anayasa Çıkar, 24 Eylül 2011, Ankara
Biz İstiklâl Marşı Derneği üyeliğini Türkiye’de insanları hem hakarete maruz bırakıp hem de onların enerjilerini kötü niyetlerine alet eden insanların bizimle münasebettar olmama şartına bağlıyoruz.
Türk milletinin başından neler geçti, başına neler geçti? Geçen yedi yüzyılın her elli yılı hususi bir dikkati hak ediyor. Asırlarca kasıtla bulandırılmış suyu durultan, durultmakla kalmayıp içilebilir hale getiren İstiklâl Marşı’dır.
Ülkemizde 1928 yılından sonra gözü kör eden kâtiplerin hükmü kalmadı. Latin harfleriyle okuyup yazmaya başladığımızdan bu yana önce mürettiplerin, sonra dizgicilerin ocağına düştük.
Cuma Mektupları’na “Bir siperden söz ediyorum” diyerek başlamıştınız. İstiklâl Marşı Derneği bir siper mi? Veya oradaki şey de bu olabilir mi? Bir de şunu eklemek istiyorum.
“Namaz İnsanı Kılar” başlıklı bir yazı yazdım. Maksadım zekâmın parlaklığını ispat etmek değildi. Yazdıklarımı beni kendilerinden bilerek okuyanlar bu ifadenin hangi düşüncelere tekabül ettiğini öğrenmiş oldu.
Türk iseniz Hanya’yı hesaba katmadan Konya’ya sahip çıkamayacağınız kafanıza dank etmiştir. Sizin millî varlığınızın en önemli parçası Hanya’nın Konya’dan önce Darü’l İslâm’a duhul eylediği gerçeğidir.
Yazdıklarım okunmuyor değil. Kimler okuyor yazdıklarımı? Bir yolda benimle yürümek, bir mesafeyi benimle kat etmek isteyenler mi? Bu sualin cevabına matuf bahsi hiç açmayalım.


