İsmet Özel’in “Evet, İsyan” kitabı Hıristiyan takvimiyle bundan tam 50 yıl önce yayınlandı. (Kasım 1969- Kasım 2019) Bizim takvimimize göre ise yarım asrı geçti. Çok büyük yankılar uyandırdı. Yılın kitabı tartışmaları oldu. Bu yankılar dolayısıyla İsmet Özel’in hidayete erişinden sonra netleşecek olan gayrimüslim edebiyat cephesinin daha o zamandan açığa çıktığını görüyoruz. İsmet Özel bir Türk evladı olarak genç yaşında edebiyat dünyasını nasıl sarstı? Bugün parmak ısırtan, gizli veya aşikâr şekilde “vay canına bu adam o yaşta bunları nasıl yazmış” dedirten şiirler edebiyat ortamında nasıl karşılandı? Yalnızca bugün değil başından beri Türk edebiyatında başka birinin değil de İsmet Özel’in ismini anmak ya da anmamak veya İsmet Özel’in Türk şiirinde bir şey yapıp yapmadığını ve bir şey yaptıysa yaptığı şeyin ne olduğunu fark edip etmemek meselesi neden var?
Türkiye bugünkü Türkiye olmadığı için, Türkiye’nin hali ve Türk şiirinin durumu “Evet, İsyan” kitabının sansasyon yaratmasına sebep oldu. Çünkü 1960’ta Amerikalıların 27 Mayıs müdahalesi olmuş, bundan yaklaşık üç sene sonra Turgut Uyar şiirin çıkmazda olduğunu çünkü Türk insanının çıkmaza girdiğini ilan etmiştir. Bunların üzerine uzun zamandır yasaklı olan Nazım Hikmet’in Türk şiirine geri dönüşü ve Türkiye’de edebiyat camiasının o tarih itibariyle başat unsuru olan İkinci Yeni Şairlerinin ve edebiyat aleminin “Nazım Hikmet bu muymuş?”, “Bir şey söyleyen şiir” bu muymuş? diyerek burun kıvırması ve dudak bükmesi var. Yazımızda adını sıkça anacağımız Memet Fuat “1965’te Nâzım Hikmet’in şiirlerinin yayımlanmaya başlamasıyla Türk yazınında önemli bir sarsıntı yaşandı. Önce bu şiiri benimsemek istemeyen, “Bir mit yıkıldı!” gibi sözler eden kimi şairler, bir süre sonra bambaşka bir havaya girdiler. Örnekse İkinci Yeni’nin öncü şairleri Nazım Hikmet için övgü dolu yazılar yazdılar. Şiire İkinci Yeni’nin eteklerinde başlayan kimi gençler ise anlayışlarını büsbütün değiştirip toplumsalcı bir şiire yöneldiler.”diyor. Memet Fuat’ın yıllar sonra, 1993'te bu satırları yazabilmesi baştan kendisinin de karşı çıktığı İsmet Özel’in Evet, İsyan’da yer alan, 1965-1969 arasında yazılan ve yayınlanan şiirleri sebebiyledir. O bambaşka havayı estiren başka hiçbir şey değildir. Yalnızca Nazım Hikmet değil Mehmet Akif ve Tevfik Fikret de eğer İsmet Özel Şubat 1965’te Partizan şiirini yazmasa idi o günkü havanın estirdiği rüzgar ile bugün şair değil ancak ideologik manzumeciler olarak anılacaklardı ki hala bu mesele İsmet Özel’i Türk edebiyatından tard edemeyenlerce devam ettiriliyor. Portalimizde yayınlanan İstiklâl Marşı Arşivi’nde İstiklâl Marşı’nın şiir değil de manzume veya güfte olduğunu savunanların metinlerini neşrettik. Ülkü Tamer’in 1965 yılında yayınlanan Virgülün Başından Geçenler kitabında yer alan “Virgül Şiir Yazıyor” şiirini hatırlayalım:
“Ama çiftçinin oğlu var ya,
İşte onun insanı sınıfta bıraktıran,
Açılmış bir şemsiyeye benzeyen kitabına
Ziya Gökalpi koymuşlar, bir,
Namık Kemali koymuşlar, iki,
Victor Hugo’yu koymuşlar, üç,
Bu şairleri sevmek güç,”
Ziya Gökalp ismine takılmamak lazım zira Ziya Gökalp şair değil. Ama şiirde devrin şiir anlayışını aksettiren ve Mehmet Akif’in, Tevfik Fikret’in Nazım Hikmet’in ismi geçmese de onların şiirini mahkum eden bir şiir yaklaşımı var.
“Evet, İsyan” kitabı İsmet Özel askerden döner dönmez Kasım 1969’da “de yayınları”ndan çıktı. “de yayınları” ilanlarında “Evet, İsyan”ı” “İsmet Özel’in büyük ilgiyle karşılanan ikinci kitabı” şeklinde anıyordu. KENDİNİ ÖBÜR DÜNYA KURUNTULARINA KAPTIRMAK VEYA OF NOT BEING A JEW yazımızda bu kitabın kitapçılarda geldiği gün tükenmesine rağmen sipariş verilmeyerek satışının sabote edildiğini Memet Fuat’dan ve Ataol Behramoğlu’ndan nakillerle yazmıştık. İsmet Özel “Bir 68 Efsanesi mi Evet, İsyan” serlevhalı konuşmasında “Evet İsyan” kitabı hakkında şöyle diyor: “Evet, İsyan” yayınlandığı zaman çok yankı uyandırdı, çünkü benim bu kitabı yayınladığım zamana kadar Türkiye’de şiirin kendi değerlerini koruyan metinler politik anıştırmalardan yalıtılmış; politik anıştırmaları olan şiirler de şiirin değerine ulaşamamış durumdaydı. İlk defa ben Türk edebiyatında Türk şiirinde iki kanaldan akan şeyi tek kanala akıttım, Şattül Arap gibi. Ne oldu, ‘Evet İsyan’daki metinler hem ne dediği belli olan şeylerdi hem de şiirdi. Çünkü Türk edebiyatı öyle bir sapağa girmişti ki, öyle bir tuhaflık içindeydi ki; ne dediği anlaşılan şeyler yazdığın zaman şiir olmuyordu, şiir yazdığın zaman ne dediği anlaşılmıyordu, anlatabiliyor muyum? Ben 1969 yılında yayınlanan kitabımla ne dediği açık seçik belli ama şiir olarak değeri inkâr edilemez bir metin ortaya çıkardım.”
Mesela kitaba adını veren ”Evet, İsyan“ şiiri “Demirden sağnaklar altında uyur sevdiğim” diye başlıyor. Kimse bu mısra için şiir değildir diyemiyor, bu mısra bir şey söylemiyor da diyemiyor. Lakin 1969 Kasımında çıkan ”Evet, İsyan“ kitabının büyük yankı uyandırması İsmet Özel’in tek başına önüne çekilen setleri yıkmasıyla, kendisine karşı olan direnci kırmasıyla mümkün olmuştur. 1965 yılında yani Partizan şiirinin yazıldığı zaman İsmet Özel’in yukarıda zikrettiği gibi “Türk edebiyatı öyle bir sapağa girmişti ki, öyle bir tuhaflık içindeydi ki; ne dediği anlaşılan şeyler yazdığın zaman şiir olmuyordu, şiir yazdığın zaman ne dediği anlaşılmıyordu” 1965’ten 1969’a gelince devran döndü. Nitekim ”Evet, İsyan“ kitabının ilk iki şiiri 1965 tarihli Partizan ve Çağdaş Bir Ürperti şiirleri Yeni Dergi’yi çıkaran Memet Fuat tarafından “politik şiirler” olarak adlandırılmış ve Yeni Dergi’de yayınlanmamıştı. Yeni Dergi Papirüs’le birlikte devrin kalburüstü iki dergisinden biri idi. Gerçi Yeni Dergi’nin belli bir şiir yayınlama politikası vardı. Buna göre Yeni Dergi üçüncü sayısında ilan ettiği gibi sayfalarında yalnızca kendisi ile anlaşma yapmış altı şairin şiirlerine yer verecekti: Oktay Rıfat, Melih Cevdet Anday, Edip Cansever, Cemal Süreya, Kemal Özer, Ece Ayhan. Aylık çıkan Yeni Dergi bir yıl içinde yalnızca bu şairlerin şiirlerini yayınlamak üzere yola çıktı. Sene 1964. Bu şairlerden İlk ikisi Garip şiirinin isimlerinden diğerleri İkinci Yeni Şairleri. Lakin Oktay Rıfat ve Melih Cevdet bilindiği üzere İkinci Yeni’ye eklemlenmiş şairlerdir. Hatta İkinci Yeni şiirini de kendilerinin başlattıklarını söylerler, söyleyenler vardır. İki sayı sonra kadrolu şairlere Behçet Necatigil de dahil oldu. Memet Fuat teklifin Necatigil’den geldiğini söyler. Daha sonra Ülkü Tamer, İlhan Berk ve Memet Fuat'ın tabiriyle "politika dergilerinin dışında kalan şiirleri" ile Can Yücel de Yeni Dergi'nin kadrolu şairleri oldular. Memet Fuat'ın ifadesi ile "arkadaşı olan dergicileri kıramadığı için" Turgut Uyar teklifleri reddetmiş ama o da 1972 yılında Yeni Dergi'nin kadrolu şairleri arasına katılmıştır. Anlaşma yapan şairler yalnızca Yeni Dergi'de şiir yayınlıyorlar kitapları da ekseriyetle Memet Fuat'ın “de yayınları”ndan çıkıyordu. Mesela bir sayıda Oktay Rıfat'ın veya İlhan Berk'in 9 veya 10 şiiri birden yer alıyordu. 1963’te ilk şiirini yayınlayan İsmet Özel’in 1964’te yukarıdaki isimler kadar bir şöhreti yoktu. Fakat yukarıda adı anılan şairlerden biri olan Edip Cansever’in İsmet Özel’e Yeni Dergi'nin şiir yayınlama politikası hakkında “Ne münasebet yani bu şey değil, yasal bir durum değil, git Memet Fuat’a şiirlerini ver herhalde basar” demesi üzerine İsmet Özel Partizan ve Çağdaş Bir Ürperti şiirlerini Memet Fuat’a götürür: “Ben de Edip Cansever’in tavsiyesi üzerine burada Vilayet Han, Cağaloğlu’nda Vilayet’in hemen karşısında Yeni Dergi’nin bürosu. Gittim, verdim. Birkaç zaman sonra gün müydü, hafta mıydı, gündür herhalde. Tekrar uğradığımda, yanılmıyorsam iki ya da üç şiirdi, uzun uzun şiirler. İki tanesinin hangileri olduğunu gayet iyi biliyorum, birisi Partizan’dı, diğeri Çağdaş Bir Ürperti’ydi. Bunları basın diye verdim ve şiirlerin akıbetini öğrenmek için gittiğimde Memet Fuat o güler yüzüyle gayet güzel bir şekilde o şiirleri bana iade etti ve şey dedi: Bunlar politik şiirler.”
Yeni Dergi bir müddet sonra, 1966 yılı içinde genç şairlerin şiirlerine de yer vermek maksadıyla dergide “Şairlerin Seçtikleri” adıyla bir bölüm oluşturdu. Kendi kadrosunda yer alan şairlerin gençlerin yayınladıkları şiirlerden seçtikleri, Yeni Dergi sayfalarında yayınlanacaktı. İlk seçme Cemal Süreya tarafından yapılmıştı. Memet Fuat’ın ifadeleriyle: “Yeni yetişen şairlerden Cemal Süreya’nın seçtiği şiirlerle giriştiğimiz genç kuşağı değerlendirme çabamızı önümüzdeki sayılarda da sürdüreceğiz. İki üç ayda bir böyle bir seçme şiirler demeti Yeni Dergi’de yer alacak.” Sadece üç sayı yayınlanacak olan bu seçme şiirler demetinde yer alan şiirlerin hangi şairler tarafından seçildiklerini, Türk şiirinin durumunu göstermek ve yazılanlar arasında mukayese imkânı sunmak maksadıyla hususen zikredeceğiz.
Cemal Süreya’nın Yeni Dergi’nin Nisan 1966 tarihli sayısında seçtiği şiirler dergide yayınlanış sırasına göre şu şekilde:
İsmet Özel, Çağdaş Bir Ürperti (Şiir Sanatı, Şubat 1966)
Cahit Zarifoğlu, Kutsal Mavi Çocuk (Soyut, Aralık 1965)
Güven Turan, Gün Dönümünde Sevilen bir Kadına Balad (Devinim LX, Ocak 1966)
Süreyya Kanıpak (Berfe), Yangınlar Ölülere Benzer (Şiir Sanatı, Ocak 1966)
Refik Durbaş, Tijen (Soyut, Ocak 1966)
Sıddık Elbistan, Bir Pancur Aç (Hisar, Mart 1966)
Cemal Süreya’dan sonra Behçet Necatigil’in seçtiği şiirler Yeni Derginin Temmuz 1966 tarihli 22. sayısında yayınlandı. Behçet Necatigil’in seçtikleri de dergide yayınlanış sırasıyla şu şekilde:
Ataol Behramoğlu, Kör Bir (Şiir Sanatı, Nisan-Mayıs 1966)
Egemen Berköz, Sığınak (Soyut, Mart 1966)
Eray Canberk, Boş (Soyut, Mart 1966)
Refik Durbaş, Kimse ( Soyut, Mart 1966)
Güven Turan, Tüy (Şiir Sanatı, Mart 1966)
Doğan Şadıllıoğlu, Şiir (Yeni Ocak, Mart 1966)
Cahit Zarifoğlu, Toprak ( Diriliş, Mayıs-Haziran 1966)
Sonuncu seçme ise Edip Cansever tarafından yapılmış. Memet Fuat bu sayıda“Genç şairlerden seçmeler yayımlamak düşüncesini bana Ülkü Tamer vermişti. Çeşitli yönlerden bu düşünceyi çok beğenmiştim. Bir kere, gençlerin "Yeni Dergi"de şiir yayımlamak istediklerini biliyordum, ona bir çözümdü. Sonra, eski kuşak şairlerinin kendilerine ilgi duymadıkları, yazdıklarını okumadıkları sanısında olan kimi gençlerle eskiler arasında bir yakınlaşmaya yardımcı olunurdu, belki. Hiç değilse ünlü şairlerin yeni yetişenleri nasıl yakından izledikleri ortaya çıkardı. Sonra da "Yeni Dergi" görece çok satılan bir dergiydi, gençlerin birkaç yüz satılan dergiler çevresinden ötelere ulaşmalarını sağlayabilirdi. Bunlardı düşündüklerim. Oysa bambaşka yorumlar yapıldı.” dediği sunuş yazısında “Edip Cansever'in seçtikleri, ne yazık ki, Yeni Dergi’de yazan şairlerin yapmakta oldukları seçmelerin sonuncusudur.” haberini veriyordu.
Dergide yayınlanış sırasıyla Edip Cansever’in seçtikleri şu şekilde:
İsmet Özel, Kan Kalesi ( Papirüs, Temmuz 1966)
İsmet Özel, Partizan (Şiir Sanatı, Nisan-Mayıs 1966)
Cahit Zarifoğlu, Ağartı ( Papirüs, Ağustos 1966)
Refik Durbaş, Bezirgan ( Papirüs, Ağustos1966)
Görüldüğü gibi en dikkate değer seçme Edip Cansever’in olmuştur. Cemal Süreya İsmet Özel’den bir şiir seçerken Behçet Necatigil hiç şiir seçmemişti. Edip Cansever ise seçtiği dört şiirden ikisini İsmet Özel’den seçmişti. Zaten Yeni Dergi’de “Şairlerin Seçtikleri” yayınlandığı aralıkta İsmet Özel’in bu üç şiiri yayınlanmıştı. Memet Fuat’ın “politik şiirler bunlar” dediği şiirlerden bir tanesi olan Çağdaş Bir Ürperti, Kemal Özer’in Şiir Sanatı dergisinde Şubat 1966’da yayınlandı ve Nisan 1966’da Yeni Dergi’de Cemal Süreya’nın seçtikleri arasında yer aldı. Şubat 1965’te yazılan Partizan şiiri ise Şiir Sanatı’nın Nisan-Mayıs 1966 sayısında yayınlanmasına rağmen Yeni Dergi’nin Temmuz 1966 tarihli sayısında Necatigil’in seçtikleri arasında yer almadı. Halbuki Şiir Sanatı’nın aynı sayısında yayınlanan Ataol Behramoğlu’nun “Kör Bir” şiiri Necatigil’in seçtikleri arasındaydı. Bu yüzden, Behçet Necatigil İsmet Özel’in Partizan şiirini seçmediği için, Edip Cansever seçme sırası kendisine gelince mecburen İsmet Özel’den iki şiir seçmek durumunda kaldı. Bunu da “Partizan diyeceğine Haziran deseydin şiirde gene bir şey değişmezdi” diyen Edip Cansever yaptı. Behçet Necatigil’in yıllar sonra Esenlik Bildirisi (1974) şiiri yayınlandığında Memet Fuat’a “Bu çocuk bu şiiriyle benim direncimi kırdı” dediğini İsmet Özel nakletmişti. 1984 yılında Necati Cumalı da verdiği mülakatta şöyle diyecekti:
-Necati Cumalı: Necatigil, genç ozanlarla çok yakından ilgiliydi. Bir zamanlar Yeni Dergi’de, daha sonra başka yerlerde genç ozanların şiirlerini seçip ayırırdı. Bazı adları ilk kez Behçet’ten duyduk biz.
- Kimler örneğin?
Necati Cumalı: Örneğin, ben İsmet Özel’in adını ilk kez Behçet'ten duydum.
İsmet Özel henüz “Evet, İsyan” kitabını çıkarmadan devran döndü. İsmet Özel askerken Memet Fuat Yeni Dergi’nin Ocak 1969 sayısının sunuş yazısında şu haberi veriyor: “Şiirler bölümümüzde genç kuşağın çok sevilen bir şairinin, İsmet Özel'in şiirlerini bulacaksınız. İsmet Özel bundan böyle Yeni Dergi'de yazacak.” Bunu dört sene önce “bunlar politik şiirler” diyen Memet Fuat söylüyor. Fakat tek başına İsmet Özel de artık bizim dergide yazacak demeyerek şunu da ilave etmiş Memet Fuat: “Yalnız İsmet Özel değil, genç kuşağın iki ünlü şairi daha Ataol Behramoğlu ve Egemen Berköz de bundan böyle şiirlerini Yeni Dergi'de yayımlayacaklar.” Aynı sayıda Yeni Dergi’de İsmet Özel’in üç şiiri birden yayınlandı: İnce Sızı, Aynı Adam ve Muş’ta Bir Güz İçin Prelüdler. Ve Memet Fuat daha sonra hepsi “de yayınevi”nden çıkmış on iki tane şiir kitabını “12 Şiir Kitabı” ismiyle bir kitap halinde yayınladı. Kitabın alt başlığı şöyleydi: “Türk Şiirinde Dört Kuşak” Kitapta yer alan on iki şiir kitabı şunlar:
1. Nazım Hikmet, Dört Hapisaneden
2. Nazım Hikmet, Rubailer
3. Oktay Rıfat, Elleri Var Özgürlüğün
4. Behçet Necatigil, En/Cam
5. İlhan Berk, Aşıkane
6. Edip Cansever, Tragedyalar
7. Cemal Süreya, Üvercinka
8. Ece Ayhan, Bakışsız Bir Kedi Kara
9. Ece Ayhan, Ortodoksluklar
10. Ülkü Tamer, Virgülün Başından Geçenler
11. İsmet Özel, Evet, İsyan
12. Ataol Behramoğlu, Bir Gün Mutlaka
Yukarıda İsmet Özel’in "Evet, İsyan" kitabının askerden döner dönmez yayınlandığını hususen zikrettik. Yeni Dergi’nin yalnızca İsmet Özel’le değil Ataol Behramoğlu ve Eray Canberk’le angajman yapmasını ve "12 Şiir Kitabı"nda Bir Gün Mutlaka’nın da yer almasını şu bilgi ile okumak gerekir: Ataol Behramoğlu İsmet Özel’den yaklaşık altı ay önce terhis olmasına, kitabın da çoktan baskıya hazır olmasına rağmen -mektuplarında da kitabının çıkmamasından çokça dert yanmıştır- “Bir Gün Mutlaka”yı Ocak 1970’te, “Evet, İsyan” kitabı yayınlandıktan ve çok kısa zamanda büyük ilgiler uyandırdıktan sonra çıkarabilmiştir!
Memet Fuat, 1963-1972 yılları arasında “Memet Fuat’ın Seçtikleri” isimli Türk Edebiyatı yıllıklarını çıkardı. Bunlardan birinde, Aralık 1969’ta – “Evet, İsyan” yayınlandıktan bir ay sonra- yazdığı 1970 yıllığının önsözünde şöyle diyor: “Türk şiirinin gelişmelerini sindirmiş, Nâzım Hikmet'ten İkinci Yeni diye anılan şairlere kadar genişleyen bir ilişkiler bütününün ürünü özgün bir yaratıcılığa ulaşmış görünen İsmet Özel'in sertliğine sert ama inceliklerle dolu şiirlerini bir araya topluyordu. Toplumcu şiiri deneyen gençler arasında İsmet Özel'in ayrı bir yeri var. Partizanlığı şiirini yemiyor, dengesini çok iyi tutturmuş. Bence Evet, İsyan yılın en iyi şiir kitabıydı. Oktay Rıfat'ın Şiirler'inden sonra bile diyemem.” Memet Fuat böyle bir beyanda bulunduğuna pişman edildi. Partizan şiiri yayınlandığında “Şiir yitirilmeden de söylenebilir birçok şey. İnanmıyorlarsa, İsmet Özel’in, Şiir Sanatı’nın aynı sayısındaki “Partizan” şiirine baksınlar. Somut olarak göreceklerdir bunu o şiirde.” diyen Mehmet H. Doğan, Mehmet Fuat’ın bu beyanı üzerine yazdığı yazısında şunları söylüyordu: “Memet Fuat'ın o şaşırtıcı yargısıyla, Oktay Rıfat'ın Şiirler'inden bile "sonra" ya koyamadığı, İsmet Özel'in Evet İsyan'ındaki şiirler, belli bir düzeyin üzerinde olmakla birlikte henüz bir ustalığı müjdeliyecek olgunlukta değillerdi. Örneğin, Attila İlhan'ın 1946'daki çıkışına benzemiyordu Özel'in durumu.” Çünkü Mehmet H. Doğan’a göre: “Oktay Rıfat'ın Şiirler'ini yılın şiir olayı sayıyorum ben. Şiirler, Elleri Var Özgürlüğün'den beri toplanmakta olan ağdalanmış bir şiir yükünün doruğuna ermiş bulunan bir ustalığın boşalımıdır.”
Memet Fuat’ın “şaşırtıcı yargısı” başka akislere de sebep oldu. Cumhuriyet gazetesinde 1 Şubat 1970'te örneğine pek rastlanmayan bir edebiyat anketi düzenlendi. Anketten Oktay Rıfat'ın "Şiirler"i birinci, İsmet Özel'in "Evet, İsyan"ı ikinci olarak çıktı.
Anketi Rauf Mutluay düzenlemiş ve şu izahatta bulunmuş: EDEBİYATIMIZIN okuyucuları katında yarattığı etkiyi ve gördüğü ilgiyi belirlemek, bir yılın yayın hayatı içinde en çok hangi eserlerin göze çarptığını, beğenildiğini meydana çıkarmak isteğiyle düşünülen yaygın soruşturma, bu defalık yalnız yazarlara yöneltildi. Kısa sürede sonuç almak dileğiyle dostluk ve rastlantı imkânlarından yararlanıldı. «Bir hatırlatma kolaylığı sağlamak üzere» 1969'da ilk baskıları yayınlanan 25 şiir, 18 hikâye kitabı ile 13 roman ve 10 deneme - eleştiri eserinin listeleri eklendi. “Her türde ilginizi en çok çeken, olumlu başarılarını değerlendirdiğiniz en çok üç kitabı lütfen işaretler misiniz?” denildi. Yaşar Nabi Nayır, Bahçet Necatigil, Fethi Naci, Edip Cansever gibi birkaç kişi bütün eserleri okuyamadıkları gerekçesiyle çekimser kaldılar, doğru bir seçim yapamıyacakları için cevap vermediler. Başta Memet Fuat olmak üzere bir iki yazar, üçten fazla eseri belirtmeyi iyi bir seçim için gerekli saydı. Kimileri de her türden yalnız birer ikişer kitabın adını andı. 25 yazarın cevaplar aşağıda; eksik ve yetersiz de olsa, bir sonucun genelliğini sağlamak için gene de iyi bir sayı.»
Ankete katılan 25 yazardan 10’u “Evet, İsyan”a oy vermiş:
1. Leyla Erbil
2. Memet Fuat
3. Vedat Günyol
4. Doğan Hızlan
5. Selahattin Hilav
6. Selim İleri
7. Özdemir İnce
8. Adnan Özyalçıner
9. Mehmet Seyda
10. Nihat Ziyalan
15'i ise “Evet, İsyan”a oy vermemiş:
1. Oktay Akbal
2. Tahir Alangu
3. Faik Baysal
4. İlhan Berk
5. Muzaffer Buyrukçu
6. Necati Cumalı
7. Naci Çelik
8. Azra Erhat
9. Konur Ertop
10. Sabahattin Eyüboğlu
11. Tarık Dursun K.
12. Cemal Süreya
13. Hilmi Yavuz
14. Kamuran S. Yüce
15. İsmet Zeki Eyüboğlu
Yine 1970’de Yeni Edebiyat dergisinin “1969’da Türk Edebiyatı”nı değerlendirmek üzere tertip ettiği açıkoturumu yöneten Doğan Hızlan, açık oturumun sonunda “İsmet Özel’in de önemli bir şiir kitabı yayınlandı. Bazı ustalara karşı büyük bir başarı bu.” cümlesinin de içinde bulunduğu bir sual ediyor. Oturuma katılanların cevaplarını ve cevapsızlıklarını takdim ediyoruz:
Doğan Hızlan: Oturumculara bir soru soracağım. Bu yıl Kemal Tahir’in Kurt Kanunu tartışmalara yol açtı, Türk romanındaki bir tıkanıklığı açmağa çabalayan bir çalışmaydı. Düzyazıdaki bu olaya karşılık İsmet Özel’in de önemli bir şiir kitabı yayınlandı. Bazı ustalara karşı büyük bir başarı bu. Bunlar Türk edebiyatında yeni hamleler, 1969’un önemli atılımları olarak sayılmaz mı? Bu değişiklikler konusunda oturumcular ne diyor?
Rauf Mutluay: Zorlama bir soru.
Tahir Alangu: Pas
Hilmi Yavuz:………….
Konur Ertop:…………
Mustafa Baydar:………
Memet Fuat Cumhuriyet Gazetesinin anketinden sonra "o şaşırtıcı yargısının" arkasında duramadı. Ve bir pişmanlık yazısı kaleme almak zorunda bırakıldı. Memet Fuat Şubat 1970 sayılı Mimarlık dergisinde yer alan"1969'da Şiirimiz" başlıklı yazısında şaşırtıcı yargısını Cumhuriyet Gazetesindeki ankete atıflar yaparak geri çekti. Yazıda Oktay Rıfat'ın kitabı için şunları söylüyor:
“Yılın en başarılı şiir kitaplarından birini Oktay Rıfat yayımladı. Şiirler (Bilgi Yayınevi, Ankara). Türk Şiirinin büyük ustalarından olan Oktay Rıfat Elleri Var Özgürlüğün adlı kitabında ulaştığı çok sesli şiiri sürdürmüyor bu kitabında. Daha önceki dönemlerinden gelen bir sesi, cümleleri dize sonlarında bitirmeden atlamanın tadını çıkararak geliştiriyor. Yumuşacık, kadife gibi. İlginç bir yanı da, biçime aşırı bir düşkünlük gösterirken, gözleri o yana çekerken, aslında söylevcilikten kaçan bir toplumcu şiir aramakta oluşu. Cumhuriyet gazetesinde yapılan bir soruşturmada Şiirler 1969’un en beğenilen şiir kitabı seçildi. “Emine”yi okuyalım:”
…
İsmet Özel’in Evet İsyan’ı içinse şu satırları yazabilmiş:
Cumhuriyet gazetesindeki soruşturmada yılın ikinci şiir kitabı olarak İsmet Özel’in Evet İsyan’ı (De Yayınevi, İstanbul) seçilmişti. Çok genç bir şair İsmet Özel. Türk şiirinin gelişmelerini değerlendiren bir havası var. Nâzım Hikmet’den İkinci Yeni diye anılan şairlere kadar genişleyen bir ilişkiler bütününün ürünü özgün bir yaratıcılığa ulaşmış görünüyor. Sert, ama inceliklerle dolu bir şiir yazmakta. Ayrıca, yaşadığı günü yansıtıyor şiirlerinde, yaşadığı güne katkıda bulunmak çabasını güdüyor, bir direnme, karşı koyma, yeniden kurma gücünü ayakta tutmak amacıyla yazıyor. Onun için de apayrı, çok önemli bir yeri var bu kitabın. “Yaşatan”ı okuyalım :”
…
“Bunlar politik şiirler”den “yılın şiir kitabı”na, oradan bu beyan dolayısıyla pişman edilmeye varan macera böyle. Al takke ver külah şeklinde iş gören, İsmet Özel ismine direnen edebiyat alemine rağmen zamanında yazdıklarına rağbet edenler dolayısıyla Türkiye’de bir İsmet Özel ismi var. Çünkü Türkiye yarım asır önce bugünkü Türkiye değildi. Mesela Memet Fuat’ın 1969’da Şiirimiz başlıklı yazısı Mimarlık Dergisi’inde yayınlanıyor. Türkiye “Evet, İsyan” yayınlandığında böyle bir yerdi. 1969'da Türk şiirinin "nabzını tutan" bir yazı edebiyat dergilerine hapsedilmemişti henüz. Bunun da semeresini görüyorduk. Öyle ki Türkiye’nin mimarlarının hepsi 1968 yılında Boğaz Köprüsü’nün yapılmasına karşı çıktılar. Hasan Pulur 11 Nisan 1968 tarihli “KÖPRÜ SAVUNUCUSU” başlıklı yazısında şöyle diyor: Mimarlar Odası İstanbul Şubesi Sekreteri Demirtaş Ceyhun ne arıyor biliyor musunuz? Şu Boğaz köprüsünü savunacak birini… Bir bulsa o kişiyi nasıl rahatlayacak, şöyle derinden bir “Oh!” çekecek ama nerede… Yok! Sanki yer yarıldı, yirminci asrın son harikası Boğaz köprüsünü savunacak “Baylar” içine girdiler. Mimarlar Odası “Boğaz köprüsü” konulu bir açık oturum düzenledi. Köprünün aleyhinde konuşacaklar tümen tümen… Ama lehine konuşacak Allahın bir kulu yok. İstanbul Nazım Plan Bürosu Başkanı Mithat Yenen’e, İmar ve İskan, Karayolları Plan ve Etüd Müdürü Bülent Gözen’e, Bayındırlık Bakanlığı müsaade etmeyince açık oturum ertelendi. Demirtaş Ceyhun şimdi elde fener köprüyü savunacak birini arıyor. Taliplerin kendisine başvurmaları…
Köprünün aleyhinde konuşacaklar tümen tümen… Ama lehine konuşacak Allahın bir kulu yok. Böyle diyor Hasan Pulur 1968’de. "Evet, İsyan"dan tam yarım asır sonra ise Türkiye üzerinden Çin’den İspanya’ya giden tren boğaz’ın altından geçerek yolculuğuna devam etti. Ve Ankara’da alkışlarla karşılandı. Yarım asır önce argümanları itibariyle işin aslını ıskalasalar bile herkes Boğaz köprüsüne karşı çıkıyordu. Bugün ise tam tersi bir durum var. Boğazın altına üstüne yapılan her geçit Türkiye’de yaşayan insanları memnun ediyor. İsmet Özel bundan altı sene evvel “Türkiye’nin bugün geldiği değil, getirildiği noktada şiirlerimi okuyabilecek narodnik kalmadı. Dahası hemen herkes bir tür ruh yamukluğunu benimsedi. Onlar şiirlerimi gün ışığına çıktığı ilk günlerden itibaren onlara okuma neş’esi bahşeden ehliyeti (lisansı) zayi etti.” diyerek yeni şiir yayınlamayacağını duyurmuştu. Bugünkü Türkiye’nin haliyle İsmet Özel’in ömrü arasında bir tezat var. İsmet Özel'in bir yazısında da zikrettiği gibi onun ömrü bu Türkiye’de bir “peri masalı” gibi görünüyor.
İsmet Özel’in tabiriyle boğaz üzerindeki köprüler “kapitalizmin tenasül uzvudur.” Boğaz’ın hem üstünden hem altından yapılan geçitler Türkiye’nin Türklere bırakılmaması bizim Türkler olarak kendi hayat sahamız olmaması içindir. Üzerinde hiçbir söz hakkımız olmayan boğaz trafiği bize ne yaptı, ne yapıyor, ne yapacak? diye düşünülmüyor bugün Türkiye’de. Biz bu toprakları iki kez vatanlaştırdık. İlkinde Küçük Asya’yı Darülislam kıldığımız zaman “Her yol Roma’ya çıkar” lafını geçersiz kılacak şekilde topraklarımızdan Roma’ya çıkan bütün yolları battal edip kendi yollarımızı, atla gideceğimiz yolları yol ettik. Bu toprakları ikinci kez İstiklâl Harbiyle vatanlaştırdık. Ama ondan önce İstiklâl Harbini vermemizi sağlayan Bir Çanakkale Savaşımız var. Mehmet Akif’in de dediği gibi o savaş “boğaz harbi”dir. Ve dünyada eşi yoktur. Ömer Seyfettin “boğaz harbi”yle ilgili şöyle demişti: Çanakkale boğazını seller gibi akan kanımızla müdafaa ettik. Herkesin canı belki kalbindedir. Halbuki bizim canımız boğazımızdadır. Bizim boğazsız sözümüz geçmez. Nitekim de geçmiyor. Ve bu durum kimsenin umurunda da değil. Yukarıda “Demirden sağnaklar altında uyur sevdiğim” mısraını andık. Bu mısra yarım asır sonra yazıldığı günlerdeki gibi hala taptaze ise bu sadece İsmet Özel’in fevkalade yeteneğiyle açıklanamaz.
Gökhan Göbel - Seyfullah Köksal
13 Rebiülevvel 1441 (10 Kasım 2019)
Sabahattin Ali 1928’de tahsil için trenle Almanya’ya giderken onu yolcu etmeye gelen Pertev Naili Latin harfleriyle neşredilen ilk gazetelerden birini uzatıp “bunu sakla yüz yıl sonra çok değerli olacak” demiş. Sabahattin Ali de gülerek “tabii harf inkılabı başarılı olursa” diye cevap vermiş.
Kozlu'dan Soma'ya yazımızda Siyasal Bilgiler Fakültesi Fikir Kulübü'nün Kozlu Yürüyüşü’nden bahis açmıştık. İsmet Özel’in Türkiye’deki “sessiz yürüyüşleri” sesli yürüyüşe dönüştürdüğü Kozlu eyleminden kısa bir müddet sonra sol hareket içinde mühim bir yer tutan başka bir hadise de olur: 15 günlük bir siyasî gazete olan Dönüşüm yayınlanır.
İsmet Özel’in "Evet, İsyan" kitabı Hıristiyan takvimiyle bundan tam 50 yıl önce yayınlandı.
Bulgarların Hıristiyan takvimine göre 1936'da Tanzimat Fermanı'nın yüzüncü yılını kutladıklarını biliyor muydunuz? 1839'da ilan edilen fermanın yüzüncü yılını neden 1936'da kutlamışlar suali akla gelebilir.
Birkaç gün önce Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Almanlar, Amerikalılar, Hollandalılar gibi sınırımızdan füze bataryalarını çekmeyen İtalyan ve İspanyollara teşekkür etti.
ABD Irak'ı işgal ettiğinde Misâk-ı Millî dolayısıyla bunun Türkiye'nin işgali manasına geldiğini İsmet Özel'den başka kimse zikretmedi.
“Salgın” dolayısıyla İtalya’nın başına gelenler ve akıbeti birçok kişinin fakat hassaten batı medeniyetini hasım sayan insanların zihnini kurcaladı, kurcalıyor.
İsmet Özel çeyrek asır evvel “Köprülerde Ağaç Bitmez” demişti. Nitekim bitmiyor.