(....) Hepinizin bildiği gibi, Mehmet Akif Ersoy bütün şiirlerinin yer aldığı Safahat'a İstiklâl Marşı'nı dâhil etmemiştir. Bunun sebebini sorduklarında "O benim eserim değildir, milletimin eseridir." demiştir. Dolayısıyla 'Safahat'ta onun yeri yoktu' diyen bizzat Mehmet Akif'tir. Bu soru çok bariz bir şey. İstiklâl Marşı'nın gerçekten Mehmet Akif tarafından yazılmadığı, Türk Milleti tarafından yazıldığı fantastik bir şey olarak görülüyor. Millet nasıl bir araya gelmiş ve bunu yazmış? Ama bu anlaşılmayacak bir şey değil. Bir kere bu metnin adının İstiklâl Marşı olduğuna dikkat etmek lazım. Yani milli marş değil bunun adı. İstiklâl Marşı'ndan başka bir adı yok. Söz konusu olan şey nedir? Söz konusu olan şey Türk İstiklâli'dir. İstiklâl Marşı'nın içinde Türk kelimesi geçmez; İstiklâl Marşı'nın içinde İslâm kelimesi geçmez. İstiklâl Marşı'nın adının neden İstiklâl Marşı olduğu sualinin ortada Türklerin İstiklâli dışında bir cevabı yoktur. Pratik olarak İstiklâl Marşı yazılırken Tacettin Dergâhına girip çıkanların kimler olduğunu tespit etmek polisiye bir şey. Çok önemli değil. Ama şüphesiz ki, bir çok insan geldi gitti Tacettin Dergahı'na İstiklâl Marşı yazılırken. Ve birçokları İstiklâl Marşı'nın ortaya çıkmasında Mehmet Akif'in nelere dikkat etmesi konusunda kendisiyle görüş alışverişinde bulundu. Bunda şaşılacak hiçbir şey yok. Çünkü söz konusu olan bir milli marştır; ve bu milli marş Türk İstiklâli'ne dairdir. Şimdi modern çağda milletlerin ortaya çıkışı göz önüne alındığında, dünyada adet yerini bulsun diye, bir ihtiyacı gidermek üzere yazılmış milli marşlar dışında dünyada sadece üç milli marş vardır ki; bir milletin diğer milletler karşısındaki tavrını yansıtır. Birincisi bu Marseillaise olarak bildiğimiz Fransız milli marşı; ikincisi nakaratı "Deutschland! Deutschland! Über alles!" olan Alman milli marşı; üçüncüsü de adı İstiklâl Marşı olan marştır. Bu üç marş bütün dünyada adet yerini bulsun diye yazılmamış, yazılmalarıyla bir iş üstlenmiş marşlardır. Yani "İstiklâl Marşı'nı kim yazdı?" sorusuna "İstiklâl Marşı'nı Türk Milleti yazdı." cevabını verdiğimiz zaman öyle fantastik bir şey söylemiş olmuyoruz. Türk Milleti'nin tarihten silinme tehlikesine karşı yükselmiş bir avaz. Onun için İstiklâl Marşı'na kınayıcı bir eleştiri getirmek isteyenler "Bir milli marş 'korkma' diye başlar mı? Kim korkuyor zaten!" falan gibi safiyane ifadelerde bulunuyorlar. Halbuki korkulacak bir şey vardı ve tıpkı İstiklâl Marşı'nın başlangıcında dediği gibi: "Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak / Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak" Yani, bu millete mensubiyetiyle iftihar eden son kişi ortadan kalmadıkça bu milleti temsil eden bayrak tesir gücünü kaybetmeyecektir.
11 Temmuz 2015, İstanbul
İstiklâl Marşı Derneği Genel Başkanı Şair İsmet Özel’in "İstiklâl Marşı'nı Kim Yazdı?" adlı basın toplantısındaki konuşmasından.
Yani her aşamada önümüzde Türkiye için hayrı talep eden, hayır için dua eden enayiler ve Türkiye’nin asla paçasını kurtaramayacağını düşünen uyanıklar vardı. Bugün hâlâ aynı şey söz konusu.
Cuma Mektupları’na “Bir siperden söz ediyorum” diyerek başlamıştınız. İstiklâl Marşı Derneği bir siper mi? Veya oradaki şey de bu olabilir mi? Bir de şunu eklemek istiyorum.
İstiklâl Marşı’nın rüyayla irtibatı vardır. Şunu İstiklâl Marşı’na itiraz edenler de sık sık dile getirirler: Derler ki, İstiklâl Marşı’nda iki dil var, iki farklı üslup var. Bu gerçekten de böyledir.
Türkiye’de 12 Eylül’de sonra yeni bir askeri müdahale olup olmayacağı çevresinde dönen bir soruşturmaya cevap verirken hatırımda kaldığı kadarıyla şöyle demişti bir zaman önce Aziz Nesin:
Zaten Siyasal İslâm’ın mayası sağlam değildi. Yani Siyasal İslâm ortaya çıktıktan sonra bir takım şuurlu Müslümanların bu hareketi sıhhate kavuşturmak üzere harekete geçmeleri gerekirdi.
Nereye mi? Nereden geldiysek oraya.. İnsanın nereden geldiği konusunda sarih bir fikri olmasa da mutlaka bir yerden geldiğini idrak edecek seviyeyi tutturması iyidir.
12 Mart 1921’de İstiklâl Marşı, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından millî marşımız olarak kabul edildi. Daha Sakarya Meydan Muharebesi olmamıştı, bizim istiklâlimizi kazandığımıza dair bir sarahat yoktu.
Biz İstiklâl Marşı Derneği üyeliğini Türkiye’de insanları hem hakarete maruz bırakıp hem de onların enerjilerini kötü niyetlerine alet eden insanların bizimle münasebettar olmama şartına bağlıyoruz.