"Türkiye Mekke ve Medine'yi korumaktan aciz düşen insanların söz geçirebildikleri yegâne saha olarak doğmuştur. Bu topraklar Mekke ve Medine'nin istiklâli için de tek imkândır. Fakat bunun kıymeti bilinememiştir. Bunun için Türkiye aleyhine yapılan her iş, İslâm aleyhine yapılan bir iştir ."
"Dünyada İslâm'ın bir istiklâl iddiasında bulunduğu yegâne ülke Türkiye'dir. Hiçbir ülkede İslâm'ın istiklâli uğruna idareye hâkim olmuş bir zümrenin mevcudiyeti bahis konusu değildir.
"Dünyada dini ile milliyeti yekvücut, yekpare olan bir unsur vardır, onun adı da Türk'tür. Kendi bünyende din ve milliyet farkı gözetirsen
Sakarya Meydan Muharebesi’nden sonra İstiklâl Marşı sanki bir vitrin malı gibi algılandı; ne dediğine hiç kimse kulak vermedi.
"Bizim burada, itikadî bakımdan başkalarının bir şekilde imreneceği insanlar olmamız zarureti var.
Türk Milleti, Lâle devrinden itibaren yüzünü batıya çevirdi.” İyi, güzel… Bunu kabul edelim. Peki, bu millet yüzünü batıya çevirmeden önce yüzü nereye bakıyordu?