İnsanlar kâfirler eliyle, kâfirler diliyle öyle bir yola sokuldular ki her parçanın diğeri aleyhine işlediği bir terkip esas alındı. Yani insanı bütünlüğünden, tamlığından ayırdılar ve bu ayrılma, yani insanı parçaladılar ve her parça diğeri aleyhine çalışıyor. Yani mesela şöyle bir laf söylüyorlar: “Benim özel hayatıma karışamazsın.” Yani demek ki hayatın bir özeli var bir geneli var. Ondan sonra “İş hayatında çok başarılı.” “Türkiye ekonomik bakımdan iyi.” mesela. Yani şu bakımdan kötü ama şu bakımdan iyi. Yani İnsan fert olarak da toplum olarak da bir şeydir. Başka bir şey olduğu zaman o artık o olmaktan çıkmıştır. Yani “ben iki şahsiyetliyim”. Bunların hepsi küfrün bize yutturdukları dolmalardır. Yani insan her parçanın diğeri aleyhine işlediği bir bölünmeye uğrar. Bu bilerek yapılmış bir şeydir, kasten yapılmış bir şeydir. Ve insanları Roma İmparatorluğu’nun icat ettiği sloganla “divide et impera: böl ve yönet” yani bir yeri parçalayabiliyorsan orayı idare etmekten kolay hiçbir şey yok.
"Türkiye'de İstiklâl Harbi'nin intikamını almak isteyenler ve İstiklâl Harbi'nin kaymağını yiyenler;
Türkiye diye bir ülke olduğunu kabul ettiğiniz zaman Büyük Yunanistan’ın bir parçası olmadığımızı, Ermenistan’ın bir parçası olmadığımızı, Kürdistan’ın bir parçası olmadığımızı, Gürcistan’ın bir parçası olmadığımızı söylemiş oluyoruz.
Türkiye, Türklerin üstünlüğünün inkâr edilemeyeceği şartların alenen fark edildiği bir ülke haline gelmedikçe, içinde yaşanmaya değer bir ülke olamaz.
"Din gününü, hesap gününü hesaba katmadan da Müslümanlıkla iştigalimiz bahse konu edilebilir.
"İstiklal Marşı Türk milletinin tarihten silinişi karşısında bir duruş ve bir ısrardır.
"Bizim ütopyamız küfr ile uzlaşmadan yaşanabileceğinin mümkün olduğunun derinden ve kesinlikle bilinmesi ve nihayet Allah'ın vaadinin gerçekleşeceğine imandır.
"Osmanlılar ne Almanya ne de Fransa ile savaştılar; Haçlı ordularıyla savaştılar