Türkiye’de biz devlet karşısında şahsiyet temasını unuttuk. Devlet karşısında şahsiyet. Devlet bir şeydir ama devlet için kitaplarda “hükmî şahsiyet” tabiri kullanılır. Yani şahıslar vardır, bir de hükmî şahıslar vardır. Devlet bir hükmî şahıstır. Ama şahıs hükmî şahıs karşısında değerini düşürmez, düşürmediği zaman doğru bir şey olmuş olur. Hükmen şahıs saydığın bir şey gerçekten şahıs olan bir şeyin üstüne çıkamaz. Onun için bizim kendini bilen âlimlerimiz zamanında şunu söylemiştir: “Din esastır, devlet onun fer’i olarak kurulmuştur.”
"Her şeyin nasıl bir yeri olduğunu anlamamız lazım. İslâm, başından beri bu topraklarda bir itikadî
Biz duamızı “şerrin mâniayla karşılaşması, hayrın önünün açılması” yolunda yapacak keyfiyeti tutturabilirsek ondan sonrasını zaten melekler yapar.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ayakta durmasının tek sebebi hâlâ bizim Mekke ve Medine’yi Müslüman hâkimiyetine kavuşmasını sağlama ümidimizdir.
"86 yıllık devlet hayatımızı manasız geçirmiş bir toplumuz. Bunu manalandırmak isteyen az sayıdaki insan sürekli eza ve cefa içerisinde bırakıldı
"Türkiye hiçbir meselesini, trafik meselesi de dâhil olmak üzere, millî mutabakat temin etmeden çözemez.
Şu anda da eğer insanlar Müslümanlığını, "yerine başka bir şey konamaz bir değer" ...
Bizim topraklarımız Avrupa’da kapitalizmin, yani feodalizmin bağrında yetişen kapitalizmin doğmasına vesile olan topraklardır.