İnsanlar kâfirler eliyle, kâfirler diliyle öyle bir yola sokuldular ki her parçanın diğeri aleyhine işlediği bir terkip esas alındı. Yani insanı bütünlüğünden, tamlığından ayırdılar ve bu ayrılma, yani insanı parçaladılar ve her parça diğeri aleyhine çalışıyor. Yani mesela şöyle bir laf söylüyorlar: “Benim özel hayatıma karışamazsın.” Yani demek ki hayatın bir özeli var bir geneli var. Ondan sonra “İş hayatında çok başarılı.” “Türkiye ekonomik bakımdan iyi.” mesela. Yani şu bakımdan kötü ama şu bakımdan iyi. Yani İnsan fert olarak da toplum olarak da bir şeydir. Başka bir şey olduğu zaman o artık o olmaktan çıkmıştır. Yani “ben iki şahsiyetliyim”. Bunların hepsi küfrün bize yutturdukları dolmalardır. Yani insan her parçanın diğeri aleyhine işlediği bir bölünmeye uğrar. Bu bilerek yapılmış bir şeydir, kasten yapılmış bir şeydir. Ve insanları Roma İmparatorluğu’nun icat ettiği sloganla “divide et impera: böl ve yönet” yani bir yeri parçalayabiliyorsan orayı idare etmekten kolay hiçbir şey yok.
Eğer bir Türk kızı, bir Türk kadını, bir Türk anası yoksa Türk milleti hiç yoktur.
"Şerefimizi birilerine satmak üzere 'iman sahibi' olmayı gözeten insanlardan ayrıldığımız için
Millî pazar, belli bir coğrafî alanda insanların hayatlarını birbirlerine bağlı devam ettirmeleridir.
Kapitalizmin bir hasmı varsa bunun adı “Türk düzeni” olarak konabilir; sosyalizm veya komünizm olarak değil.
"Biz Hz. Adem (as)'den beri gelen, esası Allah'a teslimiyet olan dine mensup olmakla kendimizi huzur içinde hissediyoruz.
"Osmanlılar ne Almanya ne de Fransa ile savaştılar; Haçlı ordularıyla savaştılar
"İstiklâl Marşı'nı kendine talimat kabul eden insanlar kâfirlerin Müslümanlar için hazırladıkları tuzaktan beri olurlar.