İstiklâl marşının büyük şairi

Bu yıl Cumhuriyet Bayramını, ilk defa olarak sevgili yurdumuzun dışında kutladım. Bu mes’ud yıldönümü münasebetile New-York’taki Türkler, şehrin toplantı salonlarından birinde bir müsamere tertib etmişler ve biz, Türk gazetecilerini de bu toplantıya çağırmışlardı. Bu bir nevi bayramlaşma idi. New-York’taki Türklerin çoğu, hatta birkaç gayrimüslim yurddaş da o gece orada idiler. Salon ve sahne Türk ve Amerikan bayraklarile süslenmişti. Perde açıldığı zaman, kız ve erkek bir çok Türk yavrusu, piyano refakinde hep bir ağızdan İstiklâl marşını söylemeğe başladılar:

Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak

Büyük salonu dolduran kadın, erkek, bütün Türkler, ayakta, selâm vaziyetinde İstiklâl marşını, Mehmed Akifin o güzel güftesini dinliyorlardı.

İstiklâl marşını okuyan Türk yavrularının bazıları türkçeyi pek iyi söylüyor, anneleri Amerikalı olan bazıları da ne yazık ki; hiç türkçe bilmiyor, yahud da dilimizi pek çetrefil konuşuyorlardı. Fakat hepsi İstiklâl marşını, 10 yıl marşını ayrıca Ankara marlı gibi diğer bazı marşlarımızla millî havalarımızı ve türkülerimizi pek iyi öğrenmişlerdi. Belli ki New-York’ta bu yavrularla meşgul olan, onlara bunları öğreten hamiyetli kadın ve erkek yurddaşlarımız vardı.

İstiklâl marşını sevgi ve saygı ile dinlerken bu yavruların türkçe bilgileri hakkında hiç malûmatım yoktu. Onlar, İstiklâl marşını o kadar güzel okudular ki büyük ve zevkli bir hayret içinde kaldım. Telâffuzları kusursuz, nağmeleri falsosuzdu. Yurdumuzdan binlerce mil uzakta bulunan New-York’ta Türk yavrularının ağzından İstiklâl marşını dinlemek beni tatlı ve mes’ud bir heyecan içinde bıraktı. İstiklâl marşının büyük şairi Mehmed Akifi, New-York’un ücra bir mahallesindeki bu büyük salonda hürmetle andım.

Dün de kadirşinas Üniversite gencliği Mehmed Akifin Edirnekapıdaki kabrinde bir ihtifal yaptılar ve onun ebedî eseri olan İstiklâl marşını bir ağızdan söylediler. Mehmed Akifin mezarı, Üniversite gencliğinin himmetile yapılmıştır. Münevver Türk gencliği, vaktile bu sütunda şükranla bahsettiğim gibi, İstiklâl marşının büyük şairine, güzel bir mezar yaptırmağa teşebbüs etmiş ve maarif Vekâleti de gencliğin, bu teşebbüsünü ikmal etmek kadirşinaslığını göstermiştir.

Dünyanın en uzak köşelerinde dahi olsa, birkaç Türkün bulunduğu her yerde okunan İstiklâl marşımızın rahmetli şairi, artık, kendisine lâyık bir kabirde yatıyor. Mezar taşının üstündeki kitabede ölmez eserinin ilk mısraları hâkkedilmiştir. Bu mezar, onun İstiklâl marşını okuyarak yetişen ateşli Türk gencliğinin İstiklâl marşı şairine karşı beslediği sevginin, hürmetin bir nişanesidir.

Abidin Daver, Cumhuriyet, 29.12.1942, s. 2

AKİF Münakaşası mı? Yoksa…

Edebiyatın ve sanatın bayraklarını Akifin kemiklerine takarak sokak sokak dolaşmak...

İLAHİ’DEN MARŞA

“İstiklal Marşı” sözünü bile ilk defa duyuyordum. Tekkedeki ilahilerden, okuldaki marşa gelmiştim.

Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!

1922 yılında Cevona'da bastırılan T.B.M.M. umum müdürlüğü'nün ilk bastırdığı posta pullarından biri.

Eşref Edip - Mehmet Âkif Hayatı, Eserleri ve Yetmiş Muharririn Yazıları

Dergâhta şiir yazarken Üstad Ankaradaki bütün şiirlerini, İstiklâl marşını hep bu dergâhta yazmıştır. Yüzlerce asır Türk Milletile beraber yaşayacak olan

Koca bir milletin ölüm kalım savaşının canlı bir tarihi, bir destanı idi

İstiklal Marşı millete mal olalı kırk yıl oldu. Bu müddet içinde zaman zaman bazı boğuk sesler güftesini tırmalamak istediler. Bestesi ayrı bir sanattı.

Bu mısra okunurken, oturanlar ayağa kalkarlar...

İstiklâl Marşımızın güftesinde şu mısra vardır...

İstiklâl Marşı Bestesi Üstüne Düşünceler

Bilindiği gibi İstiklal Marşımızın milli marş olarak Türkiye Büyük Millet Meclisince kabulü 12 Mart 1921 tarihine rastlar.