Şu anda da eğer insanlar Müslümanlığını, "yerine başka bir şey konamaz bir değer" olarak kabul etmiş olsalar yaptıklarının hiçbirini yapmazlar. Yani ne demek Müslümanlığını yerine başka bir şeyin konamayacağı bir değer olarak kabul etmek? Fatiha suresini benimsemek demek… Yani Allah’ın din gününün sahibi olduğunu bilmek demek… Bir gün dünya hayatımın her noktası, her milimetresi hesaba çekilecek. Bir gün gelecek, ona din günü diyoruz, o din gününde dünyada ne kadar ömür sürdüysen onun her salisesi, her milimetresi hesaba çekilecek. Bunu düşünen adam asla bugün Türkiye’de yaptıklarını yapamaz.
“İstiklâl Marşı’nın Anayasa’dan çıkmasında bir mahzur yok.” diyen herkes Türkiye’nin bir birim olarak, bir ülke olarak varlığından vazgeçmiş demektir.
"Türkiye hiçbir meselesini, trafik meselesi de dâhil olmak üzere, millî mutabakat temin etmeden çözemez.
Bizim hem İstiklâl Marşı Derneği olarak, hem de Türk olarak insanlara göstermemiz gereken şey kulluktan yüksek bir mertebenin olmadığıdır.
İslamiyet’in faidesine değil; onun istismar ve suistimaline talibiz cümlesi bariz bir metod olarak asırlardır yürürlüktedir.
Türk Milleti, Lâle devrinden itibaren yüzünü batıya çevirdi.” İyi, güzel… Bunu kabul edelim. Peki, bu millet yüzünü batıya çevirmeden önce yüzü nereye bakıyordu?
"Şerefimizi birilerine satmak üzere 'iman sahibi' olmayı gözeten insanlardan ayrıldığımız için
"Bugün gelinen noktada anlaşılmıştır ki, Türkiye'de İslâmcılık doğrudan doğruya Amerika'nın başlattığı ve